🥃 Yusuf Suresi 86 Ayet Fazileti

tE3yXg. ❬ Önceki Sonraki ❭ قَالَ إِنَّمَآ أَشْكُوا۟ بَثِّى وَحُزْنِىٓ إِلَى ٱللَّهِ وَأَعْلَمُ مِنَ ٱللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ Kâle innemâ eşkû bessî ve huznî ilallâhi ve a’lemu minallâhi mâ lâ ta’lemûnta’lemûne. Yakub, “Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah’a arz ederim. Ben, Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim” dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı Yakub, “Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah’a arz ederim. Ben, Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim” dedi. Diyanet Vakfı Ya´kub Ben gam ve kederimi sadece Allah´a arzediyorum. Ve ben sizin bilemiyeceğiniz şeyleri Allah tarafından vahiy ile biliyorum, dedi. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Dedi ki Ben dolgunluğumu ve üzüntümü ancak Allah´a şikayet ederim ve Allah tarafından sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim! Elmalılı Hamdi Yazır Dedi ki Ben hüznümü, kederimi ancak Allah´a şikayet ederim ve Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri de bilirim.» Ali Fikri Yavuz O Yâkup dedi ki “- Ben, büyük kederimi ve hüznümü ancak Allah’a şikâyet ediyorum ve Allah katından vahy ile, sizin bilemiyeceğiniz şeyleri de biliyorum. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Ben, dedi, dolgunluğumu, huznümü ancak Allaha şikayet ederim ve Allahdan sizin bilemeyeceğiniz şeyler bilirim Fizilal-il Kuran Hz. Yakub, oğullarına dedi ki; Ben acımı ve ızdırabımı yalnız Allah´a şikayet ediyorum ve ben Allah hakkında sizin bilmediklerinizi biliyorum.» Hasan Basri Çantay Ya´kub da Ben taşan kedirimi, mahzunluğumu yalınız Allaha şikâyet ediyorum. Ben Allah tarafından sizin bilmeyeceğiniz nice şeyleri de biliyorum» dedi. İbni Kesir Dedi ki Ben, üzüntümü ve kederimi yalnız Allah´a açarım. Ve ben, Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum. Ömer Nasuhi Bilmen Dedi ki Ben derdimi ve hüznümü ancak Allah Teâlâ´ya arzederim, ve ben Allah Teâlâ´dan sizin bilmeyeceğiniz şeyi bilirim.» Tefhim-ul Kuran Dedi ki Ben, dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah´a şikâyet ediyorum. Ben Allah´tan bir bilgi olarak sizin bilmediğinizi de biliyorum.» YUSUF sûresini,her kim okursa Allah''u Teâlâ’nın lûtfu ile hasretine kavuşur ve bütün mahlûkatın gözüne şirin görünür. Bilinmelidir ki, kim Yûsuf Sûresi’ni okumaya, ondaki derûnî mânâları düşünmeye devam ederse, Hazret-i Yûsuf -aleyhisselâm-’ın nâil olduğu sürûrdan nasibdâr olur. Sûre-i Yûsuf, sayıya gelmeyecek kadar hikmet ve ibretlerle doludur. Bu sûrede; nübüvvet, rüyâ tâbiri, dünyâ riyâseti, belâ ânında metânetle davranıp muvâzeneyi bozmama, düşmanın ezâsına sabır, firkat, aşk, âşık, mâşûk, kadınların hîle ve desîseleri, imtihan, kölelik, hapis, halâs, azîzlik, ikbâl, kötülüğe aynıyla mukâbele etmeye gücü yeterken affetmek, nîmet, cezbe, işâret, beşâret, tâbir ve tefsîr gibi nice hikmet ve ibret dolu sırlar vardır. YUSUF SURESİNİN MAHİYETİ Yine bu sûrede; enbiyâ vârisliği, Allâh’a halîfe olmanın sırları, rûh ve kalb gibi cismânî ve rûhânî kuvvetlerden bahsedilmektedir. Yûsuf karşısında Züleyhâ, nefs-i emmâreyi temsîl eder. Züleyhâ müslüman olur, rûhu terbiye görerek rızâ makâmına erişir. Sonra rûhu Yûsuf ile kardeş gibi cem’ olur. Allâh’a vâsıl oluncaya kadar sıkıntı, ibtilâ ve belâlar, kendisini pişirip olgunlaştırır. Bu sûrenin nüzûl sebebi şöyledir Yahûdî âlimleri, müşriklerin reislerine gelerek dediler ki “–Muhammed’e sorun bakalım; Ya’kûb ve âilesi, Şam’dan Mısır’a niçin göç ettiler ve Yûsuf kıssası nedir?” Müşriklerin reisleri de Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelip bunları sordular. Bunun üzerine Yûsuf Sûresi nâzil oldu. Âlûsî, Tefsîr, XII, 170 Ayrıca bu sûre indiği dönemde Rasûlullâh’ın ve mü’minlerin üzerine sıkıntı ve belâlar üstüste gelmiş, Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Hazret-i Hatîce vâlidemizi ve amcası Ebû Tâlib’i kaybetmişti. Mü’minler üzerindeki baskı da iyice artmıştı. İşte “Hüzün Yılı” diye adlandırılan böyle bir zamanda bu sûrenin nâzil olmasıyla, hem Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hem de ashâb-ı güzîn ilâhî bir tesellîye nâil olmuşlardı. Zîrâ bu sûrede Allâh’ın yolunda yürüyen ve sabredenler için zaferin yakın olduğu müjdelenmektedir. LİSANLARIN EN MÜKEMMELİ Yûsuf Sûresi’nin ilk âyetlerinde Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur “Elif. Lâm. Râ. Bunlar hem açık, hem de her şeyi açıklayıcı olan Kitâb’ın âyetleridir. Düşünüp mânâsını anlamanız için Biz, onu Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.” Yûsuf, 1-2 Âyet-i celîlede “Arapça bir Kur’ân” diye buyrulması, Arapça’nın lisanların en mükemmeli olduğuna delâlet etmektedir. Kur’ân-ı Kerîm, mânâ, lafız ve kelime seçimi diksiyon itibâriyle de Allâh Teâlâ’ya âit olduğu için ilâhî bir sanat hârikasıdır. Kıyâmete kadar devâm edecek, benzeri, mahlûkat tarafından aslâ yapılamayacak ilâhî bir mûcizedir. Allâh Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’i Arapça inzâl buyurarak bu lisâna ayrı bir şeref bahşetmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in Arapça olarak indirilmesinin bir hikmeti de, nâzil olduğu çevrenin bahânelerini ortadan kaldırmaktı. Elbette ki ilâhî vahiy insanların konuştukları dillerden biri ile gelmeliydi. Zîrâ cihanşümûl de olsa her hareketin ilk çekirdeğinin mutlakâ bir yerde ve bir şekilde teşekkül etmesi îcâb eder. Yine âyet-i kerîmede buyrulur “Rasûlüm! Biz, bu Kur’ân’ı sana vahyetmekle, geçmiş ümmetlerin birtakım haberlerini en güzel şekilde beyân ediyoruz. Şu bir gerçek ki, daha önce senin bundan hiç haberin yoktu.” Yûsuf, 3 Bu sûre, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e kıssa olarak nâzil olan ilk sûredir. Lafız bakımından veciz, mânâ yönünden de çok derin ve engindir. Bu sûrede ibret alanlar için pek çok güzel hikmetler, incelikler ve nükteler bulunmaktadır. HAZRET-İ YA’KUB’UN EN GÜZEL EVLÂDI Yûsuf -aleyhisselâm- Hazret-i Ya’kûb’un evlâdlarının en güzeli idi. Neseb cihetinden de aynı şekilde güzeldi. O, üç nebînin neslinden gelmekle şereflerin yücesine nâil olduğu gibi aynı zamanda nübüvvet, güzel sîmâ, rüyâ tâbiri, dünyâ riyâseti, kıtlık ve belâ zamanında halkına ve yakınlarına en güzel şekilde muâmele etmek gibi üstün meziyetlerle de şerefli kılınmıştı. Bu ne yüce ve ne güzel bir kerîmlikti. O’nun duâsı da duâların en güzeli idi “…Yâ Rabbî! Beni müslüman olarak vefât ettir ve beni sâlihler zümresine ilhâk eyle!” Yûsuf, 101 diye ölümle Allâh’a kavuşmayı ilk önce Hazret-i Yûsuf -aleyhisselâm- temennî ve niyâz etmişti. Ayrıca bu sûrede Yûsuf -aleyhisselâm- kalbi, Ya’kûb -aleyhisselâm- rûhu, Rahîl cesedi, Yûsuf’un onbir kardeşi de nefsânî hisleri temsîl etmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’in beyânında bunun gibi daha nice eşsiz mânâ enginlikleri vardır. Tabiî ki bunları lâyıkıyla görebilmek, basîret işidir. Kaynak Osman Nuri Topbaş, Nebiler Silsilesi 2, Erkam Yayınları Tweet Paylaş Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Kâle innemâ eşkû beśśî vehuznî ilaAllâhi vea’lemu minaAllâhi mâ lâ ta’lemûneBen dedi, taşan derdimi, kederimi ancak Allah'a arzetmedeyim ve Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum ben.Hz. Yakub “Ben bu büyük acımı ve tüm sıkıntılarımı sadece Allah’a arz ediyorum. Başka hiç kimseye ne minnet ediyorum ne de medet bekliyorum. Ve Allah’tan bir feraset ve faziletle sizin bilmediğiniz ve akıl erdiremediğiniz şeyleri de biliyorum ve bekliyorum” açıklamasını “Ben tasamı ve üzüntümü ancak Allah'a havale ederim. Çünkü ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri, Allah tarafından vahiy ile biliyorum” dedi.“Ben gamımı, kederimi sadece Allah'a arzediyorum, şikâyet arzedilecek merci olarak sadece Allah'ı tanıyorum. Ben sizin bilemiyeceğiniz şeyleri, Allah tarafından gelen vahy ile biliyorum.” da şöyle dedi "Ben keder ve üzüntümü yalnız Allah'a açarım ve Allah katından sizin bilmediğinizi ki 'Ben, dayanılmaz kahrımı ve üzüntümü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum. Ben Allah'tan bir bilgi olarak sizin bilmediğinizi de biliyorum.'O Yâkup dedi ki “- Ben, büyük kederimi ve hüznümü ancak Allah'a şikâyet ediyorum ve Allah katından vahy ile, sizin bilemiyeceğiniz şeyleri de “Ben keder ve üzüntümü, ancak Allah’a anlatırım. Ve ben, bilmediğiniz şeyleri, Allah’tan bilirim” “Ben, sadece gam ve kederimi Allah'a arz ediyorum. Ben sizin bilmeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından vahiy ile biliyorum” dedi onlara Ben kaygımı, tasamı Allaha yakınırım, ben Allahtan bilirim sizin bilmediğiniziYakup oğullarına dedi ki “Ben acımı ve ıstırabımı yalnız Allah'a arz ediyorum ve Allah'ın bildirmesi sebebiyle sizin bilmediklerinizi de biliyorum.”Ya’kûb "Ben şikâyetimi ve kederimi hep Allâh’a ’arz iderim Allâh bana sizin bilmediğinizi bildirdi."Yakup "Ben üzüntü ve tasamı yalnız Allah'a açarım. Allah katından, sizin bilmediklerinizi bilirim" “Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah’a arz ederim. Ben, Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim” dedi.Ya'kub Ben gam ve kederimi sadece Allah'a arzediyorum. Ve ben sizin bilemiyeceğiniz şeyleri Allah tarafından vahiy ile biliyorum, dedi."Ben kahrımı ve tasamı ancak ALLAH'a şikayet ederim, sizin bilmediğinizi ALLAH'tan biliyorum," ki "Ben hüznümü, kederimi ancak Allah'a şikayet ederim ve Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri de bilirim."Ben, dedi, dolgunluğumu, huznümü ancak Allaha şikayet ederim ve Allahdan sizin bilemeyeceğiniz şeyler bilirim“Gönlümden geçenleri ve kederimi yalnızca Allah'a arz ediyorum. Ve Allah tarafından bilmeyeceğiniz şeyleri bilirim.” dedi.Ya'kub da Ben taşan kederimi, mahzunluğumu yalınız Allaha şikâyet ediyorum. Ben Allah tarafından sizin bilmeyeceğiniz nice şeyleri de biliyorum» dedi.Ya'kub dedi ki “Ben gam ve kederimi ancak Allah'a şikâyet ediyorum.2Çünki Allah tarafından, sizin bilemeyeceğiniz şeyleri biliyorum.”2“Musîbetin darbesine karşı şekvâ şikâyet sûretiyle, elbette âciz ve zaîf insan ağlar; fakat şekvâ O’na olmalı, O’ndan olmamalı. Hazret-i Yakūb A... Devamı..Babaları “Ben endişelerimi ve üzüntümü Allah’a şikâyet ediyorum. Sonra ben sizin bilmediklerinizi Allah tarafından bana vahyediyor biliyorum” dedi "Ben acımdan, kaygımdan dolayı yalnız Allah’ıma yakınıyorum. Sizin bilmediklerinizi ben Allah’ın yardımıyla çok iyi dedi ki — Kalbimde tutamadığım kederimi, hüznümü ancak Allah/a arz ederim. Ben sizin bilmediklerinizi bilirim».Yakup “Ben düşüncemi dağıtan tasamı/derdimi [bessi] ve üzüntümü ancak Allah’a arz ederim. Ben Allah tarafından sizin bilmediklerinizi bilirim” dedi.Yakup, “Ben üzüntü ve tasamı yalnız Allah'a açarım. Allah katından, sizin bilemeyeceklerinizi bilirim” “Siz beni anlamıyorsunuz. Ben,” dedi, “derdimi ve tasamı, ancak Allah’a şikâyet ediyorum ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri biliyorum.”Dedi ki -“Üzüntümü ve derdimi, Allah’a şikâyet ediyorum. Bilmeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından biliyorum”.Yakûp " Çocuklar! ben, Allah'a sadece dertlerimi ve acılarımı iletiyorum. Ama bu arada ondan, sizin bilemeyeceğiniz bazı işaretler de onlara; "Ben üzüntümü tasamı yalnız Allah’a şikâyet ederim. Allah’tan sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim."Yakup ise şöyle demişti “Ben, kederimi ve hüznümü yalnızca Allah’a arz ediyorum. [*] Ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından Vahiy ile Yakup aslında muhtemelen şunu söylemek istemişti “Ben sabrımı, içimi, benliğimi allak bullak eden içimdeki bu harareti ve derin hüznü başka kimse... Devamı..Yâkûb “Ben, bu dayanılmaz derdimi ve hüznümü sadece Allah’a şikâyet ediyorum. Sonra ben, Allah tarafından verilen bir bilgi ile sizin bilmediğiniz birçok şeyi de biliyorum.” dedi.“Ben” dedi, “tasamı ve üzüntümü yalnızca Allah’a havale ediyorum; çünkü Allah katından sizin bilmediğinizi ⁸⁷ biliyorum Yani, “olacak olan konusunda hükmün yalnızca Allah’a ait olduğunu” ve “[O’nun varlığına] inananların yalnızca O’na güvenmeleri gerektiğini” 67. ay... Devamı..Yakup, “Ben üzüntü, tasamı sadece Allah’a arz ediyorum ve ben Allah’ın lütfuna dair, sizin bilmediğiniz birçok şey biliyorum.” dedi. 12/96“Ben derdimi[¹⁹⁰⁶] ve hüznümü sadece Allah’a arz ediyorum!”[¹⁹⁰⁷] dedi ve ekledi “Üstelik Allah sayesinde, sizin bilmediklerinizi biliyorum![1906] Bessî, lafzen “gönlümden kopup gelenleri, iç dökmelerimi” Râğıb. İbn Abbas’a göre burada “keder, dert, gam” anlamına kullanılmıştır Taberî... Devamı..Dedi ki Ben derdimi ve hüznümü ancak Allah Teâlâ'ya arzederim, ve ben Allah Teâlâ'dan sizin bilmeyeceğiniz şeyi bilirim.»“Ben” dedi, “sıkıntımı, keder ve hüznümü sadece Allah'a arz ediyorum. Hem sizin bilemediğiniz birçok şeyi Allah tarafından vahiy yolu ile biliyorum. ”Ben üzüntü ve tasamı yalnız Allah'a arz ederim ve Allah tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim. "Benim gamım ve hüznümden şikâyetim ancak Allâh Te'âlâ'yadır. Ve ben Allâh tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim"Yakup dedi ki “Ben üzüntümü ve kederimi yalnız Allah’a açıyorum. Allah’ın bildirmesi sebebiyle sizin bilmediğiniz bir şeyi de üzüntü ve tasamı yalnız Allah'a açarım. Allah tarafından, sizin bilmediklerinizi bilirim, “Ben derdimi ve üzüntümü Allah'a şikâyet ediyorum,” dedi. “Ve, Allah'ın lütfuyla, sizin bilmediğinizi ki "Ben, içimi doldurup taşan özlemimi, kederimi Allah'a arz ederim. Ve Allah'ın yardımıyla sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim."eyitti “bayıķ şiķāyet eylerin ķatı ķayġumı daħı ķayġumı Tañrı’ya daħı bilürin Tañrı’dan anı kim bilmezsiz”Yaḳūb eyitdi Ben şikāyet eylemezin ḥālümi ve ḳayġumı illā Tañrıya. Daḫıbilür‐men Tañrıdan siz bilmegeni, didi.Yə’qub belə cavab verdi “Mən dərd-sərimi yalnız Allaha ərz edirəm və Allahdan gələn vəhy ilə sizin bilmədiklərinizi Yusifin vaxtilə gördüyü yuxunun çin çıxacağını, sizin və mənim ona tə’zim edəcəyimizi bilirəm!He said I expose my distress and anguish only unto Allah, and I know from Allah that which ye know said "I only complain1760 of my distraction and anguish to Allah, and I know from Allah1761 that which ye know not...1760 Jacob's plaint to Allah is about himself, not about Allah's doings. He bewails the distraction of his mind and his occasional breaking out of tho... Devamı.. 12-YÛSUF 86. Ayet قَالَ إِنَّمَا أَشْكُو بَثِّي وَحُزْنِي إِلَى اللّهِ وَأَعْلَمُ مِنَ اللّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ Kâle innemâ eşkû bessî ve huznî ilâllâhi ve a’lemu minallâhi mâ lâ ta’lemûnta’lemûne. Bayraktar Bayraklı Yakûb, “Ben, sadece gam ve kederimi Allah'a arz ediyorum. Ben sizin bilmeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından vahiy ile biliyorum” dedi. Edip Yüksel “Ben kahrımı ve tasamı ancak ALLAH’a şikayet ederim, sizin bilmediğinizi ALLAH’tan biliyorum“ dedi. Erhan Aktaş “Gönlümden geçenleri ve kederimi yalnızca Allah’a arz ediyorum. Ve Allah’tan bilmeyeceğiniz şeyleri bilirim.” dedi. Muhammed Esed "Ben" dedi, "tasamı ve üzüntümü yalnızca Allah'a havale ediyorum; çünkü Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum ben. Mustafa İslamoğlu "Ben derdimi ve hüznümü sadece Allah'a arz ediyorum!" dedi ve ekledi "Üstelik Allah sayesinde, sizin bilmediklerinizi biliyorum! Süleyman Ateş "Ben üzüntü ve tasamı yalnız Allah'a arz ederim ve Allâh tarafından, sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim." dedi. Süleymaniye Vakfı Yakup dedi ki “Ben üzüntümü ve kederimi yalnız Allah’a açıyorum. Allah’ın bildirmesi sebebiyle sizin bilmediğiniz bir şeyi de biliyorum. Yaşar Nuri Öztürk Dedi ki "Ben, içimi doldurup taşan özlemimi, kederimi Allah'a arz ederim. Ve Allah'ın yardımıyla sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim."

yusuf suresi 86 ayet fazileti