🐏 Diğer Kutsal Kitaplarda Hz Muhammed
NİHAT HATİPOĞLU. 5000 yıllık Hindu kitaplarında Hz. Muhammed. 20.12.2019, Cuma. 3000-5000 yıl öncesine ait olan ve Hinduların kutsal kabul ettikleri Veda'ların gizemi üzerinde tartışmalara başlandı. Bu konuda yazılan en önemli eserlerden birisi Hindistanlı ünlü yazar ve Sanskritçe uzmanı Prof. Dr. Pundit Vaid'in kitabıdır.
Yüksekova'da Hz. Muhammed'e ait olduğu söylenen kutsal emanetler Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan Abdurrahim Sakin adlı vatandaş, dedelerinden kaldığını söylediği Peygamber Efendimize (Sallallahü aleyhi ve sellem ) ait kutsal emanetleri evinde özel olarak muhafaza ediyor.
ESKİ KAVİMLER, KURAN VE DİĞER KUTSAL KİTAPLAR. Posted on Oct 17, 2013 in Diğer Konular by ferhat 2 Comments. Son yıllarda gerek akademik çevrede gerekse medyada sıkça rastladığımız Kuran’ı Kerim’e ve diğer kutsal kitaplara getirilen eleştirilerden biri de şu anki Tek Tanrılı dinlerden en eskisi olan Yahudilikten daha önceki kavimlere ilişkin tarihi bilgi, belge ve
Hz Muhammed-Mehmed Cemal Birçok uyarıcının, tebliğcinin, düşünürün, liderin ve daha nice büyük insanın gelip te geçtiği yeryüzü, karanlık ve kasvetli bir zaman diliminde olanca dehşet ve öfkesini yaşarken, bir çocuk geliverdi ansızın avuçlarına. Yıl, İsa''dan sonra 570. Bu çocuğun adını Muhammed koydular.
Hz. Peygamber'e Cebrâil aracılığıyla Arapça olarak indirilen ve bize kadar tevâtür yoluyla gelen Kur'an'ı diğer kutsal kitaplardan ayıran ve eşsiz kılan özelliklerin başlıcaları şunlardır: Kur’an-ı Kerim’in hem lafzı yani ifadeleri hem içeriği mucizedir. Kur’an-ı Kerim Hz.
Allah'ın Hz. Muhammed'e gönderdiği kitaba Kur'an denir. Kur'an-ı Kerim'in temel mesajı, diğer kutsal kitaplarda olduğu gibi tevhit inancı, yani Allah'tan başkasına kulluk etmemektir. Bunun yanı sıra onda bazı ilahi bilgiler ve emirler bulunur. Kur'an-ı Kerim, aslı değiştirilmemiş tek kutsal kitaptır.
O zamanlarda kutsal kitaplar tahrif edilmiş, değiştirilmiş, oynanmıştı. Hz. Muhammed haricen diğer kutsal kitapları okumamıştır ama o kitaplardaki bilgiler, kendisine ayetler olarak (geçmişe dair bilgiler, olaylar, vb..) vahyedilmiş ve Kuran-ı Kerim'de de haber verilmiştir.. Sponsorlu Bağlantılar.
3rgf. Yahudiliğin kutsal kitapları, yazılı ve sözlü olmak üzere iki kısma ayrılır. Yazılı kutsal kitaplar, Türkçede Ahdi Atik olarak bilinen Tanah’tır. Tanah; Tora Tevrat, Nevim Peygamberler ve Ketuvim Kitaplar bölümlerinden oluşmaktadır. Bu kitaplardan Tora’nın Hz. Musa’ya verildiği kabul edilir. Tevrat’ta, âlemin yaratılışından Hz. Musa’nın vefatına kadar meydana gelen olaylar ve Tanrı’nın Hz. Musa’ya gönderdiği dinî kanunlar bulunur. Tanah’ın diğer iki bölümü olan Peygamberler ve Kitaplarda, Hz. Musa’dan sonraki olaylar ile diğer İsrailoğullarına indirilen vahiyler bulunmaktadır. Hz. Davut’a atfedilen Mezmurlar Zebur ise Kitaplar bölümünde Yahudiler ve onların günümüzdeki takipçileri konumunda bulunan Ortodoks Yahudiler, Tevrat’ın Hz. Musa’ya indirildiği şekliyle korunduğu görüşündedir. Bunların dışında kalan pek çok Yahudi grubu, Tevrat’ın zaman içinde bazı değişiklilere maruz kaldığını kabul hahamlarının nesilden nesile aktardıkları sözlü rivayetlerin bütününe Talmut denir. Talmut iki kitabın teşekkülünden meydana gelmiştir. Bunlar Mişna ve Mişna’nın yorumu olan Gemera’dır. İlk dönemlerde yazılı olmayan bu eserler, kaybolmalarının engellenmesi için M 2. yy’dan sonra yazılı hâle getirilmiştir. Tüm bu kitapların oluşumundan meydana gelen Talmut bir anlamda Tanah’ın Yahudilere göre bu iki eseri de Tanrı, peygamberlerine bildirmiştir. Onların inancına göre bu kitapları inkâr etmek kutsal kitabı, Ahdi Atik ve Yeni Ahit’ten oluşur. Bu iki kitap Kitab-ı Mukaddes diye de anılır. Ahdi Atik, Yahudilerin kutsal kitabı olan Tanah’tır. Hristiyanlar Tanah’ı kutsal kitap olarak kabul ederler. Fakat Yeni Ahit’le birlikte onun hükmünün nesholduğu görüşünü benimserler. Yeni Ahit’e ait bölümlerin yazılı hâle getirilmesi Hz. İsa’dan otuz yıl sonra başlanarak uzun bir süre sonucunda tamamlanmıştır. Dört İncil’den ilk üçüne içeriklerinin benzerliği nedeniyle “Sinoptik İnciller” inancına göre Hz. İsa, tanrı kelamının cisme bürünmüş şekli olup bir peygamber değildir. Hz. İsa’nın yaptıkları ve söyledikleri, ilk önce Hz. İsa’nın arkadaşları tarafından hafızalarda tutulmuş, sonraki nesillere de sözlü olarak aktarılmıştır. Daha sonra bunlar yazılmaya başlanmıştır. Bu aşamada yüzlerce İncil nüshası ortaya çıkmıştır. Kutsal ruhun yönetimindeki din adamları topluluğu, dört İncil’in de içinde bulunduğu yirmi yedi İncil’i kabul ederek bunların lafız olarak değil, mana olarak vahiy kaynaklı olduğunu benimsemişlerdir. Diğer İncil nüshalarını ise imha göre mevcut İnciller arasında da birbirini tutmayan ifadelerin bulunması normaldir. Çünkü bu İncillerdeki ifadeler, Hz. İsa’ya vahyedilmiş değildir. Bunlar, kutsal ruh denetiminde bulunan kişiler tarafından yazılmıştır. Her İncil yazarı, kendi gördüklerini ve duyduklarını yazmıştır. Dolayısıyla İnciller arasında birtakım farklılıkların olması göre aslı bozulmamış tek ilahî kitap Kur’an’dır. Bu kitap Hz. Muhammed’e 610- 632 yılları arasında nazil olmuştur. Kur’an ayetleri bizzat Peygamberimiz zamanında yazılı ve sözlü olarak korunmuş ve bu ayetler Peygamberimizden sonra Hz. Ebu Bekir Döneminde kitap hâline getirilmiştir. Hz. Osman zamanında çoğaltılan Kur’an nüshaları günümüze kadar hiç değişmeden gelmiştir. Kur’an dışında hiçbir kitap orjinalliğini tamamen koruyarak günümüze kadar gelememiştir. Kur’an, kendinden önceki kitapları doğrulayan ve onları tamamlayan son ilahî Allah, Kur’an-ı Kerim’de insanların ihtiyaç duyacağı konulara yer vermiş ve bütün insanlar için onu yegâne uyulacak kitap olarak kabul etmiştir. Dolayısıyla zaman ve mekânla sınırlı olmaksızın Kur’an herkese gönderilmiş ilahî bir çok sayıda ve hacimli, dili Sankristçe olan kutsal metinler vardır. Bu metinler iki kısma ayrılır 1 Sruti Metinler Bunlar vahye ve ilhama dayanan metinlerdir. Bu metinler içinde en önemli olanlar Vedalardır. Bunların “rişi” denilen kutsal kimselere vahyolunduğuna inanılır. Vedalar, Hindu inancının temel kaynaklarıdır. Vedaların yanında, Brahmanalar, Aranyakalar ve Upanişatlar da Sruti metinlerdendir. 2 Smriti Metinler Vedalar üzerine yapılan yorum ve destanlardan oluşur. Bunlar nesilden nesile sözlü olarak kutsal metinleri Pali dilinde yazılmış Tripitaka Üç Sepet’dır. Tripitaka; Vinaya-Pitaka, Sutta-Pitaka ve Abhidhamma-Pitaka’dan meydana gelmiştir. Bu metinler Buda’dan çok sonra yazılmış kutsal metinleri, Agama veya Siddhanta diye adlandırılmıştır. On bir bölümden meydana gelir. Mahavira’dan çok sonraları kutsal kitabı “Adi-Grant” tır. Metin sadece Nanak’a ait değildir. Onda Ferit ve Kabir’in şiirleri de kutsal kitabı Avesta’dır. Bu kitap üç bölümden oluşmakta olup bunlar; Yesna, Yeşt ve Videvdat’tır. Zerdüşt’e nisbet edilen “Gathalar” Yesna’nın içinde kutsal metinleri, beş klasik ve dört kitaptan oluşur. Beş klasik; Şiir, Tarih, Ayin, Değişiklikler, İlkbahar ve Sonbahar’dan oluşur. Dört kitap ise Konfüçyüs’ten Seçmeler, Orta Yol Doktrini, Mensiyus’tan Seçmeler ve Büyük Bilgi’den meydana kutsal kitabı, “TaoTe-King” Doğru Yol Kitabı diye adlandırılmıştır. Anlaşılması oldukça zor, mistik bir eserdir. Taoizmle ilgili yazılan diğer kitapların esin kaynağı bu vekayiname türünde iki kitap bulunmaktadır. Bunlar da “Kojiki ve Nihongi” dir. 712 yılında yazılmış olan Kojiki’nin yorumu olan Nihongi ise 720’de kaleme alınmıştır. Bu eserlerde tanrıların kaynağı, insanlığın başlangıcı, imparator ailesinin ve devletin ilahî kaynaklı olması gibi konular ele alınır.
Ayışığı Kitapları Cemaleddin Aytemür Puanlama Reyting Detayı Gösterim 87 hit ´Hamd, Alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan; hesap gününün Hakimi Allah´a mahsustur. Allah´ım ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz. Bizi, öfkeye uğrayanların ve sapanların yoluna değil, iyilikte bulunduklarının yolu olan doğru yola ilet.´ ISBN 9756336048 Baskı Tarihi Çevirmen
Ehlader Araştırma Bölümü Beyaz el, asanın ejderha olması ve Hz. Musa’nın Nil’den geçme kıssası hangi tarih kitabında nakledilmiştir? Diğer peygamberler ve İmamlar hakkında çalışmış birkaç tarihçinin adını ve kitaplarını lütfen tanıtır mısınız? Müslüman olmayan tarihçilerin adını, şüpheleri cevaplamak için istiyorum. Cevaba geçmeden önce bir noktayı hatırlatmak zorunlu gözükmektedir. Gayri Müslimlerin Kur’ân’a yönelttikleri tüm eleştirilere ve Kur’ân’ın Allah’a ait olduğunu kabul etmemelerine rağmen, onun Hz. Peygamber’in olması hususunda asla kuşku duymamışlardır. Bu yüzden Kur’ân, en azından tarihi nakiller taşıyan en muteber kitap sıfatıyla referans alınabilir. Kur’ân’ın birçok âyeti peygamberlerin mucizelerine, bunların içinde Hz. Musa’nın beyaz el, asanın ejderha olması ve Nil’den geçme kıssa ve mucizesine değinmiştir. Bu âyetlerin bazıları şunlardır Kısas Sûresi, 31 ve 32. Âyetler. Neml Sûresi, 10 ve 12. Âyetler. Taha Sûresi, 17 – 23, 66 – 70 ve 78. Âyetler. A’raf Sûresi, 136. Ayet. Zariyat Sûresi, 40. Ayet. Aynı şekilde birçok tarihi kitapta bu konulara değinilmiştir. Örneğin, İbn Kesir el-Bidaye Ve’n-Nihaye’de[1]ve Yakubi tarih kitabında[2]buna değinmiştir. Tarihçiler ve biyografi yazarları, semavî kitaplardan ve masumlar ile din büyüklerinden nakledilen rivayetlerden yararlanarak, çoğunun adını yaşam öyküleriyle birlikte beyan etmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır 1. en-Nuru’l-Mubin fi Kısasi’l-Enbiya ve’l-Mürselin, Muhaddis Cezayirî. 2. Kısasü’l-Enbiya, Fatıma Meşayih. 3. Dastan-ı Peyamberan ya Kıssehay-i Kur’ân ez Âdem ta Hatem. Sorunuzun ikinci bölümü hakkında da şunları söylemek gerekir Eğer kastettiğiniz şey, İmamların şahsiyetinin tevhide dayalı dinlerin kitaplarına nasıl yansıdığıysa, bu durumda İslâmî rivayetlerden istifade edildiği kadarıyla, hem Peygamber-i Hatem’in ve hem onun hak halifesi İmam Ali’nin ve hem de diğer İmamların özellik ve erdemlerinin kutsal kitaplarda dile getirildiğini belirtmek gerekir. Yüce Allah Kur’ân’da şöyle buyuruyor “Kendilerine kitap verdiklerimiz onu Peygamberi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden birtakımı bile bile gerçeği gizlerler.”[3] Bu ayet önemli bir hakikati gün yüzüne çıkarmaktadır ve bu şudur Hz. Muhammed’in ruhî, cismanî sıfatları ve diğer özellikleri önceki kitaplarda açık ve şeffaf bir şekilde belirtilmiş ve onun kâmil portresi bu kitaplar ile haşir neşir olan kimselerin zihninde yer edinmiştir. Bir rivayette nakledildiğine göre Yahudi bir fert İmam Ali’ye “Senin amcaoğlun Muhammed’in, senin ve evlatlarının Tevrat’taki adı nedir” diye sorar. İmam Ali şöyle cevap verir “Tevrat’ta Muhammed’in adı Tab Tab’, benim adım İlya’ ve evlatlarımın adı da Şübber ve Şebir’dir.” Yahudi bu cevabı duyunca hemen Müslüman olur. Allah’ın birliği ve Peygamber’in elçiliğine şehadet ettikten sonra İmam Ali’nin vasiliği ve velayetine şehadet eder.[4] Bu rivayetten istifade edildiği üzere İmam Ali halifesi ve vasisi sıfatıyla açık ve net bir şekilde Tevrat’ta geçmektedir. Eğer böyle olmasaydı, Yahudi İmam Ali’nin sözlerini hemen kabul etmezdi. Aynı şekilde Ehl-i Beyt İmamları’nın tümünün mübarek isimlerinin Tevrat’ta geçtiği ve İbranicede şöyle olduğu nakledilmiştir “Mizmiz Mustafa, İlya Ali Mürteza, Kayzur Hasan Mücteba, İrytil Şehid Hüseyin, Meşfur Zeynelabidin, Meshur Muhammed Bakır, Meşmut Cafer Sâdık, Zumera Musa Kazım, Hazad Ali Rıza, Teymura Muhammed Taki, Nestur Ali Naki, Nukaş Hasan Askeri, Kadimunya Muhammed b. Hasan Sahibu’z-Zaman Ama Yahudiler ve Hıristiyanların elinde mevcut olan kutsal kitaplar değiştirilmiş ve tahrif edilmiştir. Bu yüzden rivayetlerde işaret edilen birçok konu mevcut Ahitler’de bulunmamaktadır. Bununla birlikte mevcut Tevrat’ta rivayetlerin muhtevasını onaylayan hususlar bulunmaktadır. Tevrat’ın Yaratılış Seferi’nde şöyle belirtilmiştir “Ey İbrahim senin İsmail hakkındaki duanı duydum. Şimdi onu bereketlendirecek, verimli kılacak ve yüce bir makama yükselteceğim. Onun evlatlarından on iki önder çıkacaktır.”[6] On iki önderin Ehl-i Beyt İmamlar’ından başka bir şeye uyarlanmadığı apaçıktır ve bu konuda bulunan rivayetlere bakıldığında kastedilenin kesinlikle bu yüce şahsiyetler olduğu söylenebilir. Hıristiyanların resmi İncil’lerinde İmam Ali hakkında özel bir konuya rastlanmamaktadır. Elbette böyle bir beklenti içinde de olunmamalıdır; zira gerçek ve hakikî İncil elde mevcut değildir ve mevcut İncil’ler gerçekte bazı havarilerin görüşleri olup İsa’nın göğe yükselmesinden yıllarca sonra toplanmış ve düzenlenmiştir. Bu yüzden İncil’lerde birçok çelişki ve ihtilaf göze çarpmaktadır. Bu nedenle güvenilir değildirler. Bununla birlikte, “Ahitlerin Müjdeleri” kitabının yazarının söylediğine göre Barnabas İncil’inde, İmam Ali her türlü yetkinliğe layık biri sıfatıyla anılmıştır.[7] Ama sorulmak istenen husus, dinler ve mezheplerin önemli ve muteber şahsiyet ve yazarlarının İmamlar hakkındaki görüşünün ne olduğuysa, bu durumda genel olarak İmamların ve özel olarak da İmam Ali’nin şahsiyetinin diğer dinlerin ileri gelenleri ve düşünürleri için bilinmez olmadığını belirtmek gerekir. Hıristiyanların en büyük yazarlarından sayılan George Jordac şöyle demektedir “Ezel gibi bir geçmişi ve de ebediyet ve engin bir derinlik gibi baki geleceği olan insanî hakikati, insan akıl ve bilinciyle tanıştıracak Ali gibi yüce bir insan tanıyor musun?” Hristiyanların büyük şahsiyetlerinden ve güçlü yazar ve düşünürlerinden bir olan Cibran Halil Cibran şöyle demektedir “Ben, Ebu Talib’in evladının külli ruh ile ilişki kuran ilk Arap olduğuna inanıyorum. O, külli ruhun namelerini daha önce bunu hiç duymamış bir halkın kulağına okuyan ilk Arap şahsiyetti. O, misyonunu dünyalılara ulaştıramadan bu dünyadan göçtü. O, peygamberleri kavrama kapasitesi bulunmayan ve peygamberlere layık olmayan toplumlara gelen peygamberler gibi bu dünyadan gitti. Allah’ın bu işten kendisinin daha iyi bildiği bir hikmeti vardır.” Hristiyan düşünür Mihail Nuayme şöyle demektedir “Her ne kadar üstün bir deha ve yeteneğe sahip olsa da hiçbir tarihçi ve yazar bin sayfalık bir külliyatta olsa bile Ali gibi büyük bir insanın kâmil portresini betimleyemez.”[8] [1] Ebu’l-Feda İsmail b. Ömer b. Kesir ed-Dımeşkî, el-Bidaye ve’n-Nihaye, Beyrut, Daru’l-Fikr, 1407/1986. [2] Ahmed b. Ebi Yakub b. Vazih Yakubî, Tarih-i Yakubî, tercüme Muhammed İbrahim, Âyeti, Tahran, İntişarat-ı İlmî ve Ferhengi, 6. baskı, 1371. [3] Bakara, 146. [4] Tusî, Hamza, es-Sekaf fi Menakıb, c. 2, s. 147, Kum, Ensariyan, 2. baskı, 1412. [5] Saduk, Uyun-u Ahbari’r-Rıza, c. 2, s. 147, Beyrut, Müessese-i İlmî Matbuati, 1404. [6] Tevrat, Yaratılış babı, 17/20, s. 14. [7] Sadıkî, Muhammed, Beşaretu’l-Ahdeyn, s. 213, Tahran, Daru’l-Kutubi’l-İslamiye, 1362. [8] Caferî, Muhammed Taki, Şerh-i Nehcü’l-Belağa, c. 1, s. 173, Tahran, Defter-i Neşr-i İslâmî, 4. baskı, 1380.
1. KUTSAL KİTAP NE DEMEKTİR? Bir dinin esaslarını bildiren kitaba "kutsal kitap" denir. Her şeyi ve insanı yaratan Yüce Allah'tır. 0 yarattığı insanın gereksinimlerini bilir. insanla ilgili her türlü bilginin de sahibidir. Yüce Allah, insanların gereksinimlerine göre gereken bilgileri peygamberleri aracılığı ile bildirmiştir. Nelere inanılacağını, nasıl ibadet edileceğini, güzel ahlak kurallarını içeren kitap, "kutsal kitap" tır. İslam dininde kutsal kitaplara inanmak, iman esaslarındandır. Bütün dinlerde kutsal kitap anlayışı vardır. Zira dinler, inananlarına mesajlarını ve öğütlerini kutsal kitaplarda bildirirler. Ayrıca bunlarda birey ve toplumun uyması gereken her türlü davranış şekilleri, yer almaktadır. Bu bakımdan ilahi olmayan dinlerde de "kutsal kitap" bulunabilir. Bunlar, genellikle ilahi kitaplardan derlenmiş kitaplar olarak değerlendirilmektedir. 2. ALLAH NİÇİN VAHİY GÖNDERMİŞTİR? Vahiy kelimesi sözlükte "ani telkin" anlamına gelir. Dini terim olarak "Allah'ın peygamberlerine gönderdiği ilahi sözler, emir, yasak ve tavsiyeleri içeren ilahi bilgiler" demektir. Vahiy, aracılı veya aracısız olarak gelmiştir. Aracısız vahiyde Allah, manayı peygamberin kalbine doğdurur. Aracılı olan ise ya elçi ile olur veya elçisiz. Elçi ile olursa vahiy meleği Cebrail, vahyi getirip peygambere bildirir. Elçisiz aracılı vahiyde ise peygamber Allah'ın sözlerini işitir; fakat O'nu göremez. Allah'ın insanlara değişik zamanlarda gönderdiği büyük kutsal kitapların sayısı dörttür. Bunlar ise, sırasıyla Tevrat, Zebur, İncil ve Kuranıkerim'dir. Şimdi bunları sırasıyla daha ayrıntılı olarak tanıyalım. Tevrat Tevrat, ibranice bir kelime olup kanun ve öğreti anlamlarına gelmektedir. Bununla beraber 0, Allah tarafından Hazreti Musa'ya indirilen kutsal kitabın da adıdır. Tevrat'ın bir diğer adı da "Ahd-i Atik" Eski Antlaşma dir. Her Müslüman, Tevrat'ın Allah tarafından Hz. Musa'ya gönderildiğine inanmaktadır. Bugün Yahudilerin elinde bulunan Tevrat, daha önce israiloğullarına Yahud e verilen değildir Bundan dolayı, Müslümanlar Tevrat'ın tahrip edilmemiş asıl nüshasına inanırlar Yüce Allah da asıl Tevrat'a Kuran da şöyle işaret etmiştir; ''Biz, içinde doğru rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik...'' 1 Zebur Kelime olarak "yazılı şey ve kitap" anlamına gelen Zebur, Hz. Davut'a indirilmiş olan ilahi kitabın adıdır. Dinimize göre, Müslümanların Zebur'a da inanmaları gerekmektedir. Her Müslüman, Zebur'un Allah tarafından Hz. Davut'a gönderilmiş kutsal kitap olduğunu kabul etmektedir. Nitekim Kuranıkerim’de bu konuda, "Gerçekte biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Davut’a da Zebur'u verdik." 2 buyrulmaktadır. Bugün Zebur'un Tevrat içinde yer aldığı belirtilmektedir. Tevrat'ın içinde mezmurlar adı ile yer alan kısmın, Hz. Davut’a verilen Zebur olduğu kabul edilmektedir. Zebur, ilahi kitapların en küçüğü olup onun yeni dini hükümler getirmediği kabul edilmektedir . İncil kelime olarak "müjde" anlamına gelir. Hz. İsa'ya gönderilen kutsal kitaptır. İncil, Hz. İsa hayatta iken yazıya geçirilmediğinden, ona inananlar tarafından sonradan yazılmıştır. Bu yüzden değişik İnciller ortaya çıkmıştır. Yapılan toplantılar sonucunda bunlardan dördü kutsal kitap olarak kabul edilmiştir .325 tarihinde İznik' de toplanan Konsilin kabul ettiği dört İncil şunlardır 1. Matta, 2. Markos, 3. Luka, 4. Yuhanna Bunların dışındaki İncilleri ise İznik Konsili yok etmiştir. Bugün, havarilerden Barnaba tarafından yazıldığı ileri sürülen bir İncil'den de söz edilmektedir. Bu İncil, diğerleriyle bir çok bakımdan, uyuşmamaktadır. Bunların başında ise tevhit ilkesi gelmektedir. Barbana İncil'i diğerlerinin aksine Tevhit ilkesini kabul etmektedir. Barnaba İncil’inin orijinal bir nüshasının Paris'te bir prensin kütüphanesinde, diğer bir nüshasının da Vatikan'da papalık kütüphanesinde olduğu bildirilmektedir. İncil'de esas itibariyle İsa'nın hayat hikayesi ile ahlaki öğretiler yer almaktadır. İncil, hukuki düzenlemelere yer vermez. Hıristiyanlar aynı zamanda Tevrat'ı da kutsal kitap olarak kabul ettikleri için hukuki düzenlemeler konusunda Tevrat'ı esas alırlar. Hıristiyanlar Tevrat'a Ahd-i Atik Eski Ahit, İncil'e Ahd-i Cedit Yeni Ahit adını vermişlerdir .Zebur da dahil olmak üzere hepsini bir arada toplayan büyük kitaba da kutsal kitap anlamında "Kitabı Mukaddes" demektedirler. Kur'an Kuranıkerim, Allah'ın Hz. Muhammed V . aracılığı ile bütün insanlara gönderdiği vahiylerin toplandığı kitabın adıdır. Sözlükte "toplamak, okumak, bir araya getirmek'' anlamına gelen Kur'an, Allah tarafından gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. Kur'an, Hz. Peygamber'e 23 sene içerisinde ayet ayet, sure sure indirilmiştir. 114 sure ve 6666 ayet olan Kuran’ın ilk suresi Fatiha, son süresi ise, Nas süresidir. Kuran’ın her yirmi sayfasına cüz denir. Otuz cüzden oluşan Kur'an, Hz. Muhammed tarafından da ayet ayet yazdırılmış ve korunmuştur. Ayrıca her gelen ayet, çoğu Müslüman tarafından ezberlenmiştir. Bu bakımdan ilk defa dünya tarihinde yazı ile ezber yöntemi ikisi bir arada kullanılmıştır. Böylece Kuranıkerim iki yoldan korunmuştur. Dolayısıyla onda hiçbir değişiklik yapılmamış ve ona hiçbir insan sözü karıştırılmamıştır. Yüce Allah, Kuran'ı kendisinin koruyacağını bildirmiştir ''Doğrusu kitabı Kuran-ı biz indirdik, onun koruyucusu da elbette biziz.'' 1 4. KUTSAL KİTAPLARA İMAN, İMANIN ŞARTLARINDANDIR İslam’da iman esasları, birbirleriyle bağlantılıdır. Bundan dolayı, kitaplara iman, diğer iman esaslarından ayrılmaz. Allah'a inanmak, bizi onun peygamber gönderdiğini kabul etme sonucuna götürür. Peygambere iman da onların Allah'tan getirip tebliğ ettiklerini tasdik etmeyi gerektirir. Peygamberlerin tebliğ ettikleri şeyler de Allah'ın kitaplarında bildirilenlerdir. Öyleyse iman esasları bir bütündür. Bir kısmına inanıp bir kısmına inanmamak olmaz. Ben Müslüman’ım diyen hiçbir kimse, ben Kuran’a inanırım ama Tevrat'a, Zebur'a, İncil’e inanmam diyemez. Bunun gibi, Kuran’ın şu ayetine inanırım, şuna inanmıyorum da diyemez. Derse, imanın bütünlüğü ve Allah'a inanmanın bir değeri kalmaz. Bu, Allah'a güvenmemek anlamına gelir. 5. KURAN'IN DİNİ HAYATIMIZDAKİ YERİ VE ÖNEMİ 1. Dinimizi Öğrenmek İçin Kutsal Kitabımıza Başvuralım Yüce Allah Kuran-ı, insanlara doğru yolu göstermek için göndermiştir. Kuran' da, Allah'ın istediği gibi iyi, doğru, dürüst insan olmanın yolları anlatılmaktadır. Kuran'ı okuyup anlayan insan, onda en doğru inanış esaslarını, en güzel ahlak kurallarını ve dinin en temel kural ve ilkelerini bulabilmektedir. Bunun için, Kuran'ı okuyup anlamak çok gerekli ve faydalıdır. Allah'tan yeni bir kitap gelmeyeceği için yeni ihtiyaçlara göre Kuran’ın zaman zaman yeniden yorumlanması tefsir edilmesi gerekir. işte Kuran tefsirleri böylece ortaya çıkmıştır ve çıkmaktadır. Kuran’ı Arapça aslından okumak ibadet sayılmış ve sevap kabul edilmiştir. Bunun için Müslümanlar, Kuran okumaya çok önem vermişlerdir. Şurası bir gerçek ki Kuran sadece yüzünden ve ibadet niyetiyle okunmak için gönderilmemiştir. Asıl olan, Kuran’ın manasını anlamaktır. işte bu yüzden, Müslümanlar, kendi dilleriyle yapılmış olan meal ve tefsirleri okumalı ve üzerinde düşünmelidirler. Bu da bir ibadettir ve çok sevaptır. Davranışlarımızda Kutsal Kitabımızdaki Öğütleri Dikkate Alalım Davranışlarımıza yönelik öğütlerin Kuran'da yer aldığının Yüce Allah şöyle bildirmektedir ''Andolsun ki biz Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık...'' 2 Buna göre, Kuran, aynı zamanda bir öğüt kitabıdır. Davranışlarımızı Kuran'ın öğütlerine göre düzenlediğimizde başlıca şu ahlaki özellikler karşımıza çıkıyor a Adaletli olmak b. Doğruluktan ayrılmamak c. Utanma duygusuna sahip olmak ç. Ölçülü olmak d. Hoşgörülü olmak e. Yumuşak huylu olmak f. Güvenilir olmak g. Cömert olmak h. Sabırlı davranmak, aceleci olmamak 1. Böbürlenmemek, kibirli yürümemek i. Vefalı olmak, nankör olmamak j. Büyükleri saymak, küçükleri sevmek k. Yoksulu, yetimi, kimsesizi kollamak 1. Haram yememek, kul hakkını gözetmek gibi Müslüman olarak günlük hayatta Kuran'ın öğütlerini dikkate almalıyız; onları davranışlarımızda rehber edinmeliyiz. O zaman huzuru ve mutluluğu daha çabuk yakalarız. 6. KUTSAL KİTAPLARDAN ÖĞÜTLER Kutsal kitaplar, insanlar tarafından yazılmış kitaplardan çok farklıdır. Çünkü onlar, Allah'ın sözleridir. Bu sözler, insanlara öğütler vererek doğru yolu göstermektedir. Şimdi bu kutsal kitaplardan sırasıyla bazı öğütleri aktaracağız. a. Tevrat'tan Öğütler "Babana ve anana hürmet et, ta ki Allah'ın, sana vermekte olduğu toprakta ömrün uzun olsun." , "Katletmeyeceksin.'' , "Zina etmeyeceksin.'' , "Çalmayacaksın." b. Zebur'dan Öğütler "Kamil insana göz koy ve doğru adama bak; Çünkü akıbet selamet ehlinindir. Fakat asiler birlikte yok olacaklar; Kötülerin sonu kesilecektir" , "Ne mutludur °.adama ki düşüncelere bakar; Şer gününde Rab onu kurtarır." c. İncil’den Öğütler "Ne mutlu merhametli olanlara; çünkü onlara merhamet edilecek. Ne mutlu yüreği temiz olanlara; çünkü onlar Allah'ı görecekler." "Ve işte, biri İsa’ya gelip dedi Ey muallim ebedi hayatım olsun diye ne iyilik yapayım? Ve İsa ona dedi iyilik için neden bana soruyorsun? iyi olan biri vardır; fakat sen hayata girmek istiyorsan emirleri tut. 0, İsa’ya Hangilerini, dedi. İsa da 'Katletmeyeceksin; zina etmeyeceksin; çalmayacaksın; yalan şahadet etmeyeceksin; babana ve anana hürmet edeceksin ve komşunu kendin gibi seveceksin' dedi." ç. Kuran-kerim’den Öğütler "Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken insanların mallarından bir kısmının, yalan yemin ve şahadet ile yemeniz için o malları hakimlere yetkililere veya mahkeme hakimlerine el altından vermeyin." 1 "Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın her türlü hareket ve davranışınızda dürüst olun, çünkü Allah dürüstleri sever." 2 "Ey iman edenler! Hep birden barışa girin barışçı olun. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin çünkü 0, sizin aşikar düşmanınızdır." 3 "inananlar Sabrederler, dürüst olurlar, huzurda Allah'ın boyun bükerler, hayıra harcarlar ve seher vaktinde Allah'tan bağış dilerler." 4 Görüldüğü gibi ilahi kitapların hepsi insana doğruluğu, dürüstlüğü öğütlemektedirler. Herkese iyilik yapmayı, kötülükten sakınmayı istemektedirler. Kısaca onlar, insanın dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmalarını hedeflemektedirler. Haberin Devamı İman Kitap, sözlükte "yazmak ve yazılı belge" anlamına gelir. Terim olarak ise, Allah Teâlâ'nın kullarına yol göstermek ve aydınlatmak üzere peygam-berine vahyettiği sözlere ve bunun yazıya geçirilmişşekline denilir. Çoğulu "kütüb"dür. Hıristiyan ve yahudilere ilâhî kitap olarak İncil ve Tevrat verildi-ğinden onlara "Ehl-i kitap" denilmiştir. İlâhî kitaplara Allah katından indiril-miş olması sebebiyle "kütüb-i münzele" veya "semavî kitaplar" da denilir. Kitaplara iman, Allah tarafından bazı peygamberlere kitaplar indirildiğine ve bu kitapların içeriğinin tümüyle doğru ve gerçek olduğuna inanmak de-mektir. Yüce Allah Hz. Peygamber'e, "İşte onun için sen tevhide davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların heveslerine uyma ve de ki Ben Allah-'ın indirdiği kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum..." eş-Şûrâ 42/15 diye hitap etmiş, müminlere de "Ey iman edenler, Allah'a, peygamberine, peygamberine indirdiği kitaba ve daha önce indirdiği kitaba iman ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberle-rini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam mânasıyla sapıtmıştır" en-Nisâ 4/136 buyurarak, kitaplara inanmanın bir iman esası olduğunu belirtmiştir. İslâm'da iman esasları birbiriyle bağlantılı ve birbirinden ayrılmaz olduğu için kitaplara iman diğer esaslardan ayrılmaz. Allah'a inanmak, bizi O'nun birer yol gösterici olan peygamberler gönderdiğini kabul etme sonucuna götürür. Peygamberlere iman da onların Allah'tan getirip tebliğ ettiklerini tasdik etmeyi gerektirir. Peygamberlerin tebliğ ettikleri şeyler de Allah'ın kitaplarıdır. Her ilâhî kitap bir peygamber aracılığıyla gönderilmiştir. Kendisine kitap indirilen peygamber de, ondaki emir ve yasakların uygulanmasını göstermiş ve bunların yaşanabilir olduğunu ortaya koymuştur. İlâhî kitaplar konusu Allah'ın kelâm sıfatı ile ilgilidir, bu sıfatın eseridir. Peygamberlerine vahiy yoluyla bildirildiği mesajının ortaya çıkmışşeklidir. Peygambere indirilen kitaplara ilâhî kitap denilmesinin sebebi, bu kitapların Allah tarafından gönderilmesi, söz ve içerik olarak onlarda hiçbir beşer kat-kısının bulunmamasıdır. Bizler bugün kitapların şu andaki şekillerine değil, Allah'tan gelen bo-zulmamışşekillerine inanmakla yükümlüyüz. Çünkü ilâhî kitaplara inanma-dıkça kişinin imanı gerçekleşemez. İlâhî kitaplardan bir kısmı tamamen kay-bolmuş, bugün için elimizde ondan hiçbir şey kalmamıştır. Hz. İbrâhim'in sahifeleri böyledir. Tevrat, Zebur ve İncil ise zamanla insanların iyi veya kötü niyetli müdahaleleri sonucu değişikliğe ve bozulmaya uğramıştır. Al-lah'ın vahyettiği şekilde varlığını korumuş, hiçbir bozulma ve değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiş ve kıyamete kadar da bu özelliğini sür-dürecek olan yegâne kitap Kur'ân-ı Kerîm'dir "Kur'an'ı kesinlikle biz indir-dik. Elbette onu yine biz koruyacağız" el-Hicr 15/9 âyetiyle Allah, insan-lara Kur'an'ın ilâhî koruma altında bulunduğunu ve kıyamete kadar değişik-liğe uğramadan kalacağını bildirmektedir. Kur'ân-ı Kerîm, kendinden önceki kitapları tasdik etmiş, fakat onların koymuş olduğu bazı hükümleri ortadan kaldırarak yeni hükümler getirmiş-tir. Mümin olabilmek için, Hz. Peygamber'e ve ona indirilen Kur'an'a uy-mayı ısrarla vurgulamıştır bk. Âl-i İmrân 3/31; en-Nisâ 4/47; el-Mâide 5/15; el-Enâm 6/153; el-Arâf 7/3. Buna göre Ehl-i kitabın mümin diye nitelene-bilmesi ve kurtuluşa erişebilmesi için Hz. Peygamber'i ve Kur'an'ın hüküm-lerini gönülden benimsemesi gerekmektedir. Peygamber göndermek ve kitap indirmek Allah için bir görev ve zorun-luluk değildir. Fakat insanların peygamberlere ve kitaplara ihtiyacı vardır. Gerçi insan yaratılırken birtakım yeteneklerle donatılmıştır. Bu yetenekler sayesinde insan kendi gayretiyle kendisi, çevresi ve diğer yaratıklar hakkın-da bazı bilgiler edinebilir, birtakım gerçekleri kavrayabilir. Fakat bütün bun-lar sınırlı ve kendi gücü oranındadır. İnsanın gücünü aşan hususlarda, ye-terli olmadığı konularda ilâhî yardıma, vahye ve kutsal kitaba olan ihtiyacı ortadadır. İnsanın bu ihtiyacını en iyi bilen Allah, kuluna bir lutuf ve ikram olarak peygamberleri aracılığıyla kitaplar indirmiş ve yol göstermiştir. İlâhî kitaplar indirildiği ümmet için Allah'ın hükümlerinin açıklandığı ilk kay-naktır. Dinin inanç esasları, amelî ve ahlâkî hükümleri, farz ve haramlar kitap ile belirlenir. İlâhî kitaplar doğrudan Allah katından gelir. Bu bakımdan hem söz hem de mâna açısından Allah kelâmıdır. İlâhî kitapların hedefi ise insanlığı sa-pıklıktan kurtarmak, hidayete, iyiliğe, aydınlığa çıkarmak ve sonunda iki dünyada mutlu kılmaktır. İlâhî Kitaplar İlâhî kitaplar Allah kelâmı olmak bakımından aralarında farklılık bulun-mamasına rağmen, hacimleri ve hitap ettikleri kitlenin büyüklüğüne göre, suhuf ve kitap olmak üzere ikiye ayrılırlar. Suhuf Sahife kelimesinin çoğulu olan suhuf, dar bir çevrede, küçük topluluklara, ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde indirilen birkaç sayfadan oluşmuş kü-çük kitap ve risâlelere denilir. Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. İbrâhim ve Mûsâ'ya indi-rilen sayfalardan bahseden iki âyet vardır en-Necm 53/36-37; el-Alâ 87/14-19. Bunun dışında Kur'an'da ve mütevâtir hadislerde suhuf ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Ebû Zer'den rivayet edilen bir zayıf hadise göre sayfaların sayısı 100 olup şu peygamberlere indirilmiştir Hz. Âdem'e 10 sayfa, Hz. Şît'e 50 sayfa, Hz. İdrîs'e 30 sayfa, Hz. İbrâhim'e 10 sayfa bk. Süyûtî, ed-Dürrü'l-mensûr, VIII, 489; Âlûsî, Rûhu'l-meânî, XV, 141-142. Bugün bu sayfalardan elimizde hiçbir şey yoktur. Suhufa göre daha hacimli ve kitap şeklinde olan ve evrensel mesajlar içeren ilâhî kitaplar ise Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an olmak üzere dört tanedir. Tevrat Tevrat İbrânîce bir kelime olup "kanun, şeriat ve öğreti" anlamlarına ge-lir. Hz. Mûsâ'ya indirilmiştir. Tevrat'a Ahd-i Atîk ve Ahd-i Kadîm de Eski Ahit denilir. Tevrat'ın aslının Allah kelâmı ve peygamberine indirdiği kutsal bir kitabı olduğuna inanmak her müslümana farz olup, bunu inkâr etmek kişiyi küfre düşürür. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de Tevrat'ın Allah'ın kutsal ki-taplarından biri olduğu açıklanmıştır "Biz, içinde doğruya rehberlik ve nur olduğu halde Tevrat'ı indirdik..." el-Mâide 5/44. Tevrat Hz. Mûsâ aracılığıyla İsrâiloğulları'na gönderilmiştir. Ancak onlar tarihte yaşadıkları sürgün ve esirlik dönemlerinde Tevrat'ın Allah'tan gelen şeklini koruyamamışlardır. Tevrat'ın asıl nüshası kaybolunca, yahudi din bilginleri tarafından kaleme alınan Tevrat nüshaları ortaya çıkmıştır. Bugün elde mevcut olan Tevrat tahrif edilmiş, bütünüyle ilâhî kitap olma özelliğini yitirmiştir. Zebur Kelime olarak “yazılı şey ve kitap” anlamına gelen Zebur, Hz. Dâvûd'a indirilmiş olan ilâhî kitabın adıdır. Bu konuda Kur'an'da şöyle buyurulur "...Gerçekten biz, peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık. Dâvûd'a da Zebur'u verdik" el-İsrâ 17/55. Zebur, ilâhî kitapların en küçüğü olup, yeni dinî hükümler getirmemiştir. Bugün elde mevcut olan Zebur nüshaları, lirik söyleyiş ve ilâhîlerden, Al-lah'a övgü ve hikmetli sözlerden ve birtakım nasihatlardan meydana gel-miştir. Mezmûrlar adıyla Eski Ahid'de yer almaktadır. İncil İncil kelime olarak “müjde, tâlim ve öğretici” anlamına gelir. Hz. Îsâ ara-cılığıyla İsrâiloğulları'na indirilmiştir "Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğru-layıcı olarak peygamberlerin izleri üzerinde, Meryem oğlu Îsâ'yı arkalarından gönderdik. Ve ona, içinde doğruya rehberlik ve nur bulunmak, önündeki Tevrat'ı tasdik etmek, sakınanlara bir hidayet ve öğüt olmak üzere İncil'i verdik" el-Mâide 5/46. İncil'e, Allah'tan Hz. Îsâ'ya indirildiği şekliyle inanmak imanın gerekle-rindendir. Fakat bugün İncil'in orijinal metni de diğer bozulmuş kitaplar gibi elde yoktur. Bozulmuş ve insanlar tarafından müdahaleye mâruz kalmış şekli vardır. İncil'e Ahd-i Cedîd de Yeni Ahit denilir. Bir müslümana önceki kutsal kitaplarda bulunan bir hususun haber veril-mesi durumunda; eğer bu husus, Kur'an ve sahih hadislerdeki bilgilere uy-gunsa kabul edilir. Âyet ve hadislere aykırı ise reddedilir. Âyet ve hadislerde hiç bahsedilmiyor ve İslâm'ın temel prensiplerine de zıt düşmüyorsa Hz. Pey-gamber'in şu tavsiyesi doğrultusunda hareket edilir "Ehl-i kitabı tasdik de etmeyin, tekzip de yalanlamayın. Biz Allah'a, bize indirilene, İbrâhim'e... indirilene inandık deyin" Buhârî, “Tefsîr”, sûre 2/11; “İtisâm”, 25. Kur'an Allah tarafından gönderilen ilâhî kitapların sonuncusu olan Kur'ân-ı Ke-rîm, son peygamber Hz. Muhammed'e indirilmiştir. Sözlükte "toplamak, oku-mak, bir araya getirmek" anlamına gelen Kur'an terim olarak şöyle tarif edilir "Hz. Peygamber'e indirilen, mushaflarda yazılı, Peygamberimiz'den bize kadar tevâtür yoluyla nakledilmiş, okunmasıyla ibadet edilen, insanlığın benzerini getirmekten âciz kaldığı ilâhî kelâmdır". Bu tarifte bazı hususlar göze çarpmaktadır "Peygambere indirilen" derken Hz. Muhammed kaste-dilmektedir. "Tevâtür yoluyla nakledilmiş olan" derken, her devirde yalan üzerine birleşmelerini aklın imkânsız gördüğü bir topluluk tarafından nakle-dildiği ve nesilden nesile böyle geçtiği için onun, Allah'a ait oluşunun kesin-liği ifade edilmektedir. "Okunmasıyla ibadet edilen" derken de, okumanın ibadet olduğuna, namaz ibadetinde vahyedilen metnin okunması gerekti-ğine ve Kur'an tercümelerinin namazda okunmasının câiz ve geçerli olmadı-ğına işaret edilmektedir.
Önceki Kitaplarda Hz Muhammed Benim garip karşıladığım durumlardan biri de bazı insanlarda Allah’a çok kuvvetli inancı olmasına rağmen bütün kutsal kitapların uydurulduğunu düşünenlerin olması. Allah’ın varlığında en ufak bir şüphesi olmayan hatta belki bazı müslümanlardan daha fazla Allah inancı olup da kutsal kitapların senin benim gibi insanlar tarafından yazılmış olduğunu düşünenler var. Ben bu insanlara Kur'an hakkında doğru, ikna edici bilgi verilmediğini düşünüyorum. İlahî kitapları insanların yazdığını düşünenler bu durumda acaba şöyle mi düşünüyordur; Musa diye biri çıkmış Firavunun elinde işkence gören israiloğullarını kurtarmak için bir kitap yazmış, yüzyıllar sonra İsa diye biri çıkmış bakmış ki tevratta ağır hükümler var "ben bunları hafifleteyim" demiş incili yazmış, bunu yazarken de ileriye yönelik kendisinden yüzyıllar sonra biri daha kalkar da bir kitap daha yazmaya karar verirse "ben incile onun geleceğine dair birkaç ayet yazayımda o bari bizim kadar zorlanmasın, önceki kitapda kendisine dair işaretler olduğunu söylesin" demiş. Böyle mi düşünüyorlar acaba? Bu insanların Allah inancı olduğunu bir kez daha vurgulayayım, diyelim ki buna benzer bir düşünceleri var, peki Allah bu durumda ne yapıyor? İddialarına göre Kendi adına dört kitap uyduruldu, Allah bu kâinatı, dünyayı adına kitap uydursunlar diye mi yarattı? Önceki bölümlerde big bang, genişleyen evren, güneş ve ayın yörüngesi ile ilgili hem bilimsel veriler hem de ayetler örtüşüyor. Bunlar bir insanın tahmin üzere yazacağı şeyler değildir. Bir yaratılış gerçeği var. Yaratılış varsa o zaman bu dünyanın bir amacı olmalı. Boş yere insanların bazısı güzel hayat sürsün bazısı kötü hayat sürsün sonrada ölüp toprak olup gitsinler diye bu dünya yaratılmış olması çok saçma bir fikirdir. Bu dünyanın amacını peygamberler toplumlara bildirmiş. Genel olarak peygamberler uyarıcı ve müjdeci olmuşlardır. Yahudiler Muhammed Aleyhisselamı Neden Kabul Etmedi? Yahudiler son bir peygamber geleceğini çok iyi biliyordu. Hatta Medine'ye yerleşenler oldu. Tevrat'ta gelecek peygamberin Medine civarına geleceğinin işaretleri var. Bu tarihi bir gerçek. Deistler Kitapları red ettikleri gibi Yahudilerin Medine'ye yerleşmesini de mi red edecekler? "Hayır Yahudiler gelecek peygamber beklentisiyle Medine'ye yerleşmedi" demek yerleşmiş oldukları gerçeğini değiştiriyor mu? Bugün Kitabı Mukaddes'i yani Tevrat ve İncil, aç bak, yeni bir peygamber geleceği hala yazıyor. Hatta o ayetleri göstereyim. İncil'de Hz Muhammed 1. Hz. İsa dedi; “Eğer beni seviyorsanız, emirlerimi tutun. Ben de Rab’den dileyeceğim ve O size başka bir Faraklit verecektir; ta ki, daima sizinle beraber olsun.” Yuhanna, Bâb 14, Âyet 15-16 2. Hz. İsa dedi; “Benim adımla Rabbin göndereceği Faraklit size her şeyi öğretecek ve size söylediğim her şeyi hatırınıza getirecektir.” Yuhanna, Bâb 14, Âyet 26 3. Hz. İsa dedi; “Faraklit geldiği zaman iman edesiniz diye, gelmeden önce size şimdi söyledim.” Yuhanna, Bâb 14, Âyet 29 4. Hz. İsa dedi; “Rab’den size göndereceğim Faraklit geldiği zaman, O benim hakkımda tanıklık edecektir...” Yuhanna, Bâb 15, Âyet 26 5. Hz. İsa dedi; “Ama size gerçeği söylüyorum, benim gitmem sizin için yararlıdır. Çünkü gitmezsem, Faraklit gelmez... Ama gidersem onu size gönderirim.” Yuhanna, Bâb 16, Âyet 7 6. Hz. İsa dedi; “...Ama Faraklit gelince sizi tüm gerçeğe yöneltecektir. Çünkü kendiliğinden konuşmayacaktır. Ne işitirse onu söyleyecek ve gelecek şeyleri size bildirecektir.” Yuhanna, Bâb 16, Âyet 13 7. Hz. İsa dedi; “...O Faraklit beni yüceltecek, çünkü benimkinden alacak ve size bildirecek.” Yuhanna, Bâb 16, Âyet 14 Bu ayetlerde "faraklit" yazıyor ama Yahudiler bunu değiştirip "faraklet" yapmışlar. Bir harfi değiştirerek peygamberimizin geldiğini gizlemişler. "Faraklet" öğüt veren kişi demek. Bunu i ile "faraklit" yazınca anlamı övülmüş kişi oluyor. Muhammed'in anlamı övülmüş kişi demek. O dönemi düşün; Yahudilerin kitaplarında gelecek peygamberin adının anlamı övülmüş kişi yazıyor. Araplardan bir peygamber çıktığı haberleri geliyor adının anlamı övülmüş kişi. Deistleri anlamıyorum, onlar da Yahudiler gibi bu yazdıklarımı görmezden geliyor. Yahudiler Gelecek Peygamberi Hz Yakup'un Soyundan Bekliyordu Yahudiler son bir peygamber geleceğini çok iyi biliyordu. Bu kitaplarında yazıyordu ama kendi soylarından yani hz Yakup’un soyundan bekliyorlardı ama Allah Hz İsmail’in soyundan hz Muhammed’i seçti. Peygamber kendi soylarından gelmediği için kabul etmediler. Burada Arapları beğenmeme, kıskançlık vb konularda söz konusudur. Yahudilerin asıl maksatları Hz Yakup’un soyundan gelecek olan peygamberle Araplara üstünlük kurmaktı ama kitaplarında yazan bekledikleri peygamber beğenmedikleri Araplardan gelmiş oldu. Halbuki aynı soydur Hz Yakub'un babası Hz İshak'tır. Hz İsmail ile Hz İshak kardeştir ve ikisi Hz İbrahim'in oğludur. Yani bekledikleri peygamber Hz Yakup'un amcasının soyundan gelmiş ama kitaplarında yazan peygamber küçük gördükleri, beğenmedikleri Araplardan çıkınca kabul etmediler, Bu peygamberi kabul etmemek için ayetleri gizleme gayreti gösterdiler. Bunlar gizli bilgiler değil, ben çok gizli kitapları arayıp bulmadım, çok özel kütüphanelere de gitmedim, herkesin ulaşabileceği kitaplarda bunlar yazıyor. Siyer tarihini okumak isteyen, araştıran bunları görebilir. Durum böyleyken Allah yahudilere şöyle demiş. Bakara Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım Nahl 98 87. Ant olsun, Musa’ya Kitabı verdik. Ondan sonra birbiri ardınca peygamberler oğlu İsa’ya mucizeler verdik. Onu Ruhu’l-Kudüs Cebrail ile destekledik. Sizin atalarınıza her ne zaman bir peygamber, hoşlarına gitmeyen bir şey getirdiğinde, kibirlenip onların bir kısmını yalanlayıp, bir kısmını da öldürmediler mi? 88. Ama onlar atalarınız “Kalplerimiz muhafazalı” dediler. Hayır, öyle değil! Allah onları zulümleri sebebiyle lânetledi azarladı, kovdu. Onlardan pek azı iman etti. 89. Ve ne zaman kendilerine, yanlarındakini tasdik eden bir kitap gelince onu inkâr ettiler. Oysa daha önce bu kitabı getirecek peygamber ile inkârcılara Arap müşriklerine karşı, fetih için yardım istiyorlardı. Nihayet, tanıyıp bildikleri bu peygamber, kendilerine gelince onu inkâr ettiler. Allah’ın lâneti inkârcıların üzerine olsun! 90. Kendilerini ne kötü bir şey karşılığında sattılar! Allah’ın indirdiğini inkâr ederek… Allah’ın indirdiğini çekemediler/kıskandılar; O’nun lütfundan dilediği rasûl seçtiği kullarına!.. Bu yüzden gazap üstüne gazaba uğradılar. İnkâr edenlere alçaltıcı bir azap da vardır. 91. Onlara; “Allah’ın indirdiğine Kur’an’a iman edin” denilince; “Biz sadece bize daha önce indirilene inanırız” deyip, ondan sonra geleni Kur’an’ı inkâr ettiler. Halbuki o, ellerinde bulunanı tasdik eden hak bir kitaptır. Onlara de ki “Eğer madem atalarınız inanan kimselerdi; daha önce niçin Allah’ın peygamberlerini öldürüyorlardı?” Yahudilerin vahiy getiren melek Cebrail'e bir düşmalıkları varmış. Daha fazla bilgi için buraya bakabilirsin. Elmalı’lı_Yahudilerin_Cebraile_Düşmanlıklarının_Tefsiri Son Peygamber Neden Araplardan Seçildi? Allah son peygamberi neden Araplardan seçtiğini de açıklamış. Yasin Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım 1 - YA! SİN! 2 - Hikmetler[*] içeren Kur’an hakkı için, [*] Hikmet, Allah’ın indirdiği ve yarattığı ayetlerden çıkarılan doğru bilgidir. Allah Teâlâ, Kur’ân’dan hikmet çıkarma yöntemini ayrı bir ilim olarak ortaya koymuştur. Araf 7/52 3 - Sen Allah’ın elçilerindensin, 4 - Doğru yoldasın. 5 - Bu, daima üstün ve ikramı bol olan Allah’ın indirdiği kitaptır. 6 - Ataları uyarılmadığından yanılgılar içerisinde kalmış bir topluluğu uyarman için indirilmiştir[*]. [*] Allah’ın kitabının içeriğini bilmeyene ümmi denir Bakara 2/78, Al-i İmran 3/20 Eskiden Mekkelilerin elinde ilahi kitap olmadığı için hem onlar hem de onlardan biri olan Nebîmiz ümmi olarak nitelenmiştir Cuma 62/2. Muhammed Aleyhisselam Bütün İnsanlık İçin Gelmiştir Koyu yeri görüyorsun, Yahudilerin ellerinde kitapları vardı ama Araplar "habersiz" olduğu için Allah son peygamberi Araplardan çıkardı. Şurası karışmasın Mekkelilerin soyu ve inanç esasları Hz İbrahim'e dayanıyor. İbrahim peygamber yıkılan Kabe'yi onarmış ve o bölgeye yerleşmiş. Zamanla Hz İbrahim'in getirdiği din şirkle kirlenmiş. Mekkeliler gusül abdesti alır, kendilerine göre değişik şekilde namaz kılar, hac yapardı. Bu ibadetler İbrahim peygamber zamanından gelen, artık nasıl yapılacağı unutulan ibadetlerdir. Mekkelilerin inancı şirk üzere. Allah'a dua etmiyorlar ama putlarında yaşadığına inandıkları meleklere, ruhlara "Ey bu puttaki melek/ruh sen bu isteklerimi Allah'a ilet" diye dua ediyorlardı. Allah bu insanları uyarmak için son peygamberi Araplardan seçti. Eğer Allah sadece Arapları uyarmak için peygamber gönderseydi biz bundan sorumlu olmazdık ama Sebe suresinin yirmi sekizinci ayetinde söyle diyor; Sebe Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım Nahl 98 28. Biz seni bütün insanlar için ancak bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Ama, insanların birçoğu bilmek için araştırma yapmıyor. Allah'ın ayetleri açıklama şeklini bilmeyenler "niye orada öyle burada böyle dedi" diyor. Bu çok detaylı bir konu ama kısaca Allah bir yerde bahsettiği ayetleri başka surelerde açıklıyor. Ayette geçen uyarı nedir diye sorarsan, onun da cevabını alttaki ayetlerde görebiliriz. Yasin Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım Nahl 98 51. Sur’a üflenmiştir; bir de bakarsın ki onlar kabirlerinden kalkmış, Rablerine doğru dalga dalga süzülüp koşuyorlar. 52. Dediler ki “Yazıklar olsun bize! Yattığımız yerden bizi kim diriltip kaldırdı? Rahmân’ın vadettiği şey işte budur! Demek ki elçiler gerçekten doğru söylemişler.” 53. Yalnızca tek bir çığlık olur; artık onların hepsi huzurumuzda hazır bulunurlar. 54. Artık bugün hiç kimseye hiçbir şekilde zulmedilmez. Siz ancak yapmış olduğunuz şeylerin karşılığını bulursunuz. 55. Şüphesiz bugün cennet halkı, mutluluk dolu bir meşguliyet içindedirler. 56. Kendileri ve eşleri gölgeliklerde tahtlara kurulmuşlardır. 57. Meyveler ve istedikleri herşey vardır. 58. Çok merhametli Rabden de söz olarak ’selâm’ vardır. 59. “Ey suçlular bugün siz şöyle ayrılın!” 60. "Ey Âdemoğulları! Ben sizi şeytana tapmayın/kul olmayın, o size apaçık bir düşmandır” diye uyarmadım mı? 61. “Bana kul olun, dosdoğru yol budur” demedim mi? 62. Ant olsun o, sizden bir çok kuşakları yoldan çıkardı. Neden aklınızı kullanmıyorsunuz? 63. O vadolunduğunuz cehennem işte budur! "Allah neden sadece Arap yarım adasına peygamber göndermiş" "neden dört tane kitap var" diye soranlar oluyor. Allah bütün toplumlara peygamber değil uyarıcı elçiler göndermiştir. Bunu ayrıntısına bu sayfadan bakabilirsin. aksi halde haksızlık etmiş olurdu. Peygamberlerin gönderilmesiyle ilgili ayetlere bakmak istersen Her Millete Peygamber Gönderildi Mi? Alttaki Buda Peygamber Mi? - Peygamberler ve İlahi Kitaplar Hep Aynı Coğrafyaya Mı Gelmiş Hint Kitaplarında Hz Muhammed Hint kaynaklarında Vedalar denen kitaplarda Hz Muhammed'e dair, yani gelecek son peygamber olduğuna dair bilgiler var. Bununla ilgili bir makale gösterebilirim. Bunun yüzde yüz doğru olduğunu iddia edemem ama birileri bu kitaplar üzerinde araştırma yapmış, okumak istersen burada. Hindu kutsal metinlerde Hz Muhammed
diğer kutsal kitaplarda hz muhammed