🐩 Okulu Sevmeyen Çocuğa Okunacak Dua

Yaramaz Çocuğa Okunacak Dualar. ”Ya Mukît” ismini 7 kere bir boş kaba okusa ve o kabı su ile doldurup o kötü huylu çocuğuna içirse Allah’ın izniyle o çocuğun huyu güzelleşir. Eğer, bir kimsenin oğlu kendine itaat etmezse şehadet parmağını onun eli üzerine koyarak “Yâ Şehîd” dese Allah’ın izniyle itaatkâr olur. Uyumadan önce okunacak dualar da bu dualardan bazılarıdır. Gece yatmadan önce okunacak dua öncelikle Ayetel Kürsü’dür. Ayetel Kürsü’ü, Allah’tan korunma talep edilirken okunmaktadır. Ardından Felak ve Nas sureleri okunabilir. Ya da üç ihlas bir fatiha suresi okunarak uykuya geçilebilir. Bu bütün dualar avuçlar dua Hocam yazı yazmayan asi çocuğa okunacak bir Esma yada dua varmı lütfen yardım edin 🤲 Hocam alzaymır hastası içinde Bu dua dua fayda eder mi acaba. 13w. Asi Evlatları Yola Getirmek için Okunacak Etkili Bir Ayet. Allah’a isyan eden, Ana ve babaya isyan eden tüm evlatlar için aşağıdaki Âyet-i kerim okunması tavsiye edilir .Asi Evlatları Yola Getirmek için Okunacak Etkili Bir Ayet. AHKÂF Suresî 15. Âyet 3 defa bu niyetle okunur. Üzerine ve Suya nefes edilir, uyurken üzerine İncilde İsa: “Dua ile!” der. Duanın anlamı: Düşünerek demektir. Dua kelimesi çok oynaktır. Dindarlığı kabul etmeyenler muhakkak İsa’ya döneceklerdir. İsa Allah’tan söz etmeyecek kadar, hurafelere aldanmayacak değin yüksektir. Ben onlar gibi fikirlerimin kabulünü isteyecek kadar alçalır mıyım? Aşağıda yer alan Ayet-i kerimeler, isminden de anlaşılacağı gibi sevgi ve muhabbet kazanmak, gönül almak için okunmaktadır. Dargınların kimselerin barışması için; geçimsiz ve huzursuzların, birbirlerini sevmeyen eş, arkadaş, aile veya dostların birbirlerine şirin ve sevimli görünmeleri için; karşı tarafı tesir altına almak, dost olmak ve dost bulmak için, şeref 20Eki.2019 - Bu Pin, Orhan KOC tarafından keşfedildi. Kendi Pinlerinizi keşfedin ve Pinterest'e kaydedin! xqDmZ. Prof. Dr. Özkan Yıldız’ın bir doğu ilimizde yapmış ve yürütmüş olduğu çok çarpıcı bir araştırmaya vardı. Çalışma, “Madde Kullanan Ergenlerin Sosyal, Ekonomik ve Demografik Özellikleri” örneğiydi. Ama bizim açımızdan çalışmanın eğitime dair bulguları çok dikkat çekiciydi. Madde kullananların 16-20 yaş aralığındaydı. Madde kullananların lise ve dengi okul mezunuydu. En önemli nokta ise madde kullananlardan okulu bırakanların % okulu sevmedikleri için okulu bırakmışlardı. Her Şey Sevmekle Başlar! Demek ki eğitim sistemi ve okul kendini öğrenciye sevdirememişti. Oysa ki her şey sevmekle başlar. Eğitimi, okulu ve öğretmenini sevmeyen öğrenci nasıl öğrenir? Bir okul kendini nasıl sevdiremez? Sonuç itibariyle kendini sevdiremeyen okul; uyuşturucuya, teröre kısaca suça bulaşan gençlik. Okulu sevmedikleri için okulu bıraktıklarını söyleyen gençler öğretmenlerle ve yönetimle anlaşamadıklarını ifade ediyorlar. Eğitim sistemi ve okul kendini sevdirmek zorundadır. Sevdiremezse işte bu tablolar ortaya çıkar. Bu çocuklar suça itilir, şiddete meyleder. Okulu Sevmeyen Çocuk Yoktur, Kendini Sevdiremeyen Okul Vardır! Öğrencilerin okula gitmekten zevk almaları, üşenmemeleri ve sevinmeleri gerekir. Okullar öğrenciler için cazip yerler olmalıdır, ilgi çekmelidir, öğrenciler mutlulukla, istekle okula gitmelidir. Bir öğrenci okula zorla ebeveyninin baskısıyla gidiyorsa o öğrenciden başarı bekleyemeyiz. Araştırmada bırakın öğrenci başarısını öğrenciler % gibi büyük bir oranla okulu sevmedikleri için bırakıyorlar ve suça yöneliyorlar. Okulu sevmeyen çocuk yoktur, kendini sevdiremeyen okul vardır. Bu bağlamda okulların öğrenciler için birer cazibe merkezi haline getirilmeleri gerekmektedir. Bunun için okulların fiziki ortamları ve okul kültürleri öğrenci için cazip olmak zorundadır. Yaşamdan kopuk, fiziki ve sosyal ortamlara sahip okullar öğrencinin ilgisini çekmez. Bu anlamda okullar hayattan kopuk, sadece birer bilgi aktarım yerleri olamaz. Eğer okul öğrenciye kendini sevdirmezse, onu heyecanlandırmazsa, bu okullar ülkemizin geleceğine herhangi bir katkı yapamazlar. Sevgi Dolu Okul Kültürü, Okulunu Seven Çocuk… Okuldaki bütün paydaşların ahenkle çalışması çocuğa da yansıyacaktır. Yönetici ve öğretmen arasında sevgiye dayalı bir iletişim yoksa, doğal olarak öğretmen ve öğrenci arasında da sevgiye dayalı bir iletişim olmayacak neticede. Öğrencisiyle bağ kuramayan, öğrencisine kendisini sevdiremeyen başarıdan uzak bir okul oluşacaktır. Sevgi dolu bir okul kültürü okulunu seven çocuklar doğuracaktır. Güçlü, sevgiye dayalı, sempatik bir okul kültürü yönetici ve öğretmenlerin ortak değer, norm ve inançlar etrafında birleşmeleriyle açığa çıkar. Eğitim kurumlarının kalitesinin artmasında okul kültürü tartışılmaz bir öneme sahiptir. Kuvvetli sevgiye dayalı bir okul kültürü okul üyelerine buna öğrenciler de dahil kimlik duygusu sağlayacak, öğrencilerin okul vizyonuna bağlılığını artıracak ve doğal olarak öğrencilerin okulu sevmelerini sağlayacak ve öğrencilerin okulu bırakmalarını engelleyecektir. Öğrenci Okulu Niye Sevmez? Öğrencilerin okulu sevmemesinin; ezberci müfredattan sıkıcı derslere, baskı oluşturan not sistemine, okulların hayal güçlerini ve haraketliliklerini kısıtlamasına, öğretmenine, öğrenciye nasıl öğrenmesi gerektiğini öğretilmeyip öğrencinin başarısızlık yaşamasına kadar pek çok nedeni vardır. Araştırmadaki öğrencilerin “okulu bırakma ya da terki” elbette anlık bir karar değildir, farklı faktörlerin etkilediği karmaşık bir durumdur. Akademik başarısızlık, ailevi sebepler, dışlanmışlık duygusu ve zamanla okula bağlılığın kaybolmasıyla sonlanan bir süreçtir. Araştırmada öğrencilerin % okulu sevmedikleri için bıraktıklarını ifade etmeleri ise önemlidir. Okul terki pek çok faktöre bağlı olmasına rağmen burada ana terk etme faktörünün okul kaynaklı olduğunu anlıyoruz. Demek ki okulun demografik özellikleri, politikaları, disiplin süreçleri, sınıf ortamı ve eğitim öğretim süreçleri, yöneticiler ve öğretmenler öğrenciye okulu sevdiremiyor. Öğrencilerin Okulu Sevmesi Her Şeyin Anahtarıdır! Öğrencilerin okulu sevmesi için öncelikle okul yönetici ve öğretmenlerin de okulu sevmesi gerekir. Okulu sevmeyen bir öğretmen öğrencisine de okulu sevdiremez. Okulun bir zorunluluk olarak değil, sevilerek gidilen bir yer olması gerekir. Ne yapmalıyız peki? Okul aile iş birliği en üst düzeye çıkarılmalıdır. Okuldaki sosyal faaliyetler öğrencinin yaş, ihtiyaç, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda öğrenciyle birlikte oluşturulmalıdır. Öğrencilerin okula bağlılıklarını artırabilmek adına, okulun fiziki şartları öğrencilerin kendilerini ders dışında da ifade edebilecekleri şekilde düzenlenmelidir. Demokratik bir okul ortamı oluşturabilmek için yönetici, öğretmen ve öğrenciler arasındaki iletişim artırılmalıdır. Okulu bırakma eğilimindeki öğrencilere yönelik rehberlik hizmetleri yaygınlaştırılmalıdır. Öğrencinin okulu sevmesi her şeyin anahtarıdır. Okulunu seven öğrenci isteyerek okula gidecek, daha başarılı ve daha mutlu olacaktır. Bu nedenle öğrencilerimizin okullarını sevmeleri için başta MEB olmak üzere okul yöneticilerimiz ve öğretmenlerimiz gerekenleri yapmalıdır. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin… Dualar… Beddualar… Çocuklara gösterilen sevgi, dua ile birlikte beden diliyle de gösterilmesi onların okul başarısını artıracaktır. Çocuklar okula giderken sarılarak ve dua ile yollanmalıdır. Bu, çocukların kendilerini iyi hissetmelerini sağlayacağı için derslerine de olumlu etki yapacaktır. Okula moralsiz giden çocuklar; okuldan, dersten, dersi dinlemekten, arkadaşlık ilişkisi kurmaktan, sorumluluk almaktan kaçınacaktır. Çocuğun okula sarılarak uğurlanması, Allah zihin açıklığı versin diye dua edilmesi sevildiğini ve kendine değer verildiğini hissetmesini sağlayacaktır. Bunun sonucunda çocuk okulu ve hayatı sevmeye, derslere ve etkinliklere katılmaya istekli olacaktır. Bu da çocuğun başarısını artıracaktır. Çocukların olumsuz hareketlerine kızıldığı zaman beddua edilmemelidir. Çünkü anne babaların duası Allah katında kabul edildiğine göre çocuklara edilecek beddua, onların anne babasına asi davranmasına, söz dinlememesine, ders çalışmamasına, olumsuz davranışlar sergilemesine neden olabilir. Duygu yoğunluğu fazlaca yaşandığı zamanlarda ağzından çıkan bir sözün nereye varacağını kestiremeyen anne babalar, sıkıntıların dönüp dolaşıp kendilerini bulacağını düşünemezler. Duygu yoğunluğunda çocukların olumsuz davranışlarına sabretmek yerine, beddua eden anne babalar, çocuklarının olduğu kadar kendi hayatlarını da karartmaktadırlar. Çocuklara beddua edip onları musibetlere maruz bırakmak yerine, hayır dua edip onların kurtuluşuna vesile olmak gerekir. Çünkü çocuklara yapılan hayır dualar, anne babaların vefatlarından sonra kullanılmak üzere yatırım olacaktır. İtaatsizlikte bulunan çocuğundan şikâyete gelen bir babaya İbni Mübarek sordu “Sen oğluna hiç beddua ettin mi?” “Evet, canımı çok sıktığı zamanlarda ettim.” “Sen kendi elinle kötü yapmışsın çocuğunu. Baba ve annenin çocuğu hakkındaki duası ret olunmaz.” Peygamber Efendimiz mübarek dişini kıran kavmine “Yâ Rab, kavmime hidayet eyle. Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar!” diye dua etti. Sen de böyle bir anlayış içinde olsaydın; ziyan etmezdin. Peygamber Efendimiz bu sabrı ve metaneti, ziyan getirmedi, sonunda kavminin imanlarına sebep oldu.” der. Peygamber Efendimiz çocuklara dua konusunda şöyle buyurmuşlardır “Babanın çocuğuna duası, peygamberin ümmetine duası gibidir.” Câmiü’s-Sağîr, 3/994 Duanın Okul için Olumlu Tarafları Çocukları okula gönderirken kapıya kadar uğurlamalı ve dua ile yollamalıdır. Çocukların okula sarılarak uğurlanması, Allah zihin açıklığı versin diye dua edilmesi onların bilinçaltlarına olumlu etki yapacaktır. Bu, çocukların kendilerini iyi hissetmelerini sağlayacağı için derslerine de olumlu etki yapacaktır. Yine çocukların okula uğurlanarak ve dua ile gönderilmesi, çocukların anne babası tarafından sevildiğini ve değer verildiğini hissetmesini sağlayacaktır. Bunun sonucunda çocuk kendisi ve ailesiyle barışık, okulu ve hayatı seven, derslere ve etkinliklere katılmaya istekli olacağından okul başarısını da artıracaktır. Çocuklar, okul hayatlarında kendilerine yapılan duaları kolay kolay unutmamaktadırlar. Özellikle de merkezi sınavlar öncesi yapılan dualar, çocuklar için ayrı bir öneme sahiptir. Bunun en güzel örnekleri de çocuklar sınavda iken, anne babaların okul bahçesinde çocuğun sınavının kolay geçmesi için Kur’an-ı Kerim’deki dua ayetlerini okumaları ve dua etmeleridir. “Rahmetli anne babam aklıma geldikçe hep hayır duaları aklıma gelir. Sağlıklarında başarılı olmam için hep dua ederlerdi. Hiç beddua ettiklerini hatırlamıyorum. Özellikle okula öperek uğurlar ve arkasından da “Allah zihin açıklığı versin.” diye dua ederlerdi. Ben de onları her zaman rahmet ve hayırla yâd etmekteyim. Çünkü bugünkü başarılarımın temelinde onların hayır duaları olduğunu düşünüyorum.” der bir evlat. Bedduanın Okul için Olumsuz Tarafları Anne babaların hayır duaları çocukların okul başarısına olumlu etki yaparken; beddualar ise çocukların kişiliklerini ve okul başarılarını olumsuz etkilemektedir. Anne babalar kendilerini üzmeyen, derslerini zamanında yapan, okula gidip gelme konusunda sıkıntı çıkarmayan çocuklara hayır dua ederken, olumsuz davranışlar sergileyen ve okul konusunda sorumluluklarını yerine getirmeyen çocuklara da gayri ihtiyari olarak beddua etmektedirler. Beddua edilen çocuklar okula moralsiz gideceğinden okulda dersi dinlemekten ve derse katılmaktan kaçınacaktır. Derslere katılmayan çocuklar da kendilerini ifade etme adına ister istemez kendini olumsuz arkadaş çevresinde bulabilmektedirler. Çocukların olumsuz davranışlarına sabredip eğitmek ve dua etmek yerine, beddua eden anne babalar, çocuklarının olduğu kadar kendi hayatlarını da karartmaktadırlar. Sinirlilik anlarında ağzından çıkan bir sözün nereye varacağını kestiremeyen anne babalar, sıkıntıların dönüp dolaşıp kendilerini bulduğunu zor da olsa zamanla fark etmektedirler. Ders çalışmayan ve olumsuz davranışlar sergileyen çocuklara beddua edilmemelidir. Çünkü anne babaların duasının Allah katında kabul edildiğini bilmeyenimiz yoktur. Anne babasının bedduasını almış çocuklar, bırakın başarılı bir öğrenci olmasını, zamanla ana babasına asi davranan, söz dinlemeyen, suç işleyen ve toplumun değerleriyle çatışan bir kimse olarak karşılarına çıkmaktadırlar. Onun için çocuklara beddua yerine hayır dua edilmelidir. Nitekim Peygamber Efendimiz “Üç dua var bunların kabul olacağında şüphe yoktur Mazlumun haksızlığa uğramış olan kimsenin duası, misafirin ikramını gördüğü kimseler için duası ve anne-babanın çocuklarına olan duasıdır.” Tirmizî, Birr, 7 buyurmuşlardır. Çocuklara yapılan bedduaların Allah tarafından kabul edilip çocukları bulması halinde, buna ilk ve en çok üzülecek olan yine anne babalar olacaktır. Her ne kadar kızgınlık anlarında duygu yoğunluğu fazla yaşansa da çocuklara beddua edilmemesi gerekir. Çünkü çocuklara yapılacak beddualar hem anne babalar için hem de çocuklar için hayırlı olmayacaktır. “Yüzüme hasret kalasın!” diye beddua eden bir anne, kızının Avrupa’ya gitmesinden sonra anne-kız yıllarca görüşememişler. Annesinin kızgınlık anında söylediği bir sözden dolayı hem annesinin hem de kendisinin yıllarca bu sıkıntıyı yaşadıklarını söyler bir gurbetçi bayan. Allah Resulü çocuklara beddua etmeyi doğru bulmamış ve devesine kızan ve bu sebeple arkasından lanet eden birisini ikaz ettikten sonra şöyle buyurmuştur “Kendinize beddua etmeyin. Çocuklarınıza beddua etmeyin. Mallarınıza beddua etmeyin. Duaların kabul olduğu bir ana rastlarsınız da duanız kabul olur.” Ebu Davud, Vitr, 27 Sonuç olarak çocukların okul başarısında duanın önemi çok büyüktür. Normal zekâya sahip olup normal bir çalışma ve anne babasının duasıyla meslek hayatında çok iyi yerlere gelen insanlar vardır. Yine çok zeki olup da anne babasının bedduasını almış birçok çocuk da hayatın içinde kaybolup gitmiştir. Çocuğunuzda oluşabilecek okul reddinin nedeni siz olabilirsiniz… - 1422 Son Güncellenme - 1425 Güncelleme - 1425Çocuklarda görülen okul korkusu ve bu korkuyu yenme konusunda ailelere düşen görevleri Hisar Intercontinental Hospital Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Asya Armağan’la konuştuk…Okul, çocuklar için toplumsallaşmanın ilk adımıdır. Okula başlamak çocuğun gelişiminde yeni ve her yeni şey gibi kaygı uyandıran bir aşamadır. Okula yeni başlayan çocuklar için anne babalarından ayrılmak, yeni bir sosyal ortama uyum sağlamak, kurallara uymak, sorumluluk alabilmek, sosyal ilişkiler kurmak, ihtiyaçlarını ifade edebilmek sanıldığı kadar kolay değildir. Özellikle, ebeveynleri tarafından aşırı korunan, kural konmayan, duygusal olarak yaşının olgunluğuna ulaşamamış çocuklar için bu daha da zordur. Okul eğitimine katılabilmeleri için çocukların kendilerine güven duymaları, öz bakım becerilerini kazanmış olmaları, problemlerle baş edebilme güçlerinin gelişmiş olması ve zihinsel becerilerde gerekli olgunluğa ulaşmaları gerekir. Çocukların bu olgunluğa erişmeleri genellikle altı yılı bulur. Dolayısıyla çocukların, fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal açıdan eğitime katılabilecekleri aşamaya geldikleri altı yaşından 72 ay itibaren okula başlamaları hazır olmaları için gereken donanımlara sahip olan çocuklar için bile okula uyum sağlamak ve alışmak zaman alabilir. İlk kez okula giden çocuklar, ailelerinden ayrılarak yabancı bir ortama girdiklerinde, yabancı ortamı tanıyıp arkadaşlar edininceye kadar bazı uyum sorunları yaşayabilirler. Bu uyum sorunları okula gitmeyi reddetme düzeyinde değildir. Bu alışma döneminde aileler çocuklarına güven vermeli ve destek olmalıdırlar. Birçok çocuk yeni ortama, kurallara, akademik ve sosyal beklentilere uyum sağlayarak bu süreci sağlıklı bir şekilde tamamlar. Ancak bazen okul, çocuk için kaçınmak istediği bir yer haline gelebilir. Okul hayatı boyunca her çocuğun, değişik gerekçelerle okula gitmek istemediği zamanlar olabilir. Bu olağan karşılanabilir. Ancak çocuğun okula gitme konusunda sürekli sorun yaşaması, okula gitmemek için sürekli kendini hasta hissettiğini söylemesi, okula gitmek konusunda yoğun bir kaygı yaşaması anne baba için dikkat edilmesi gereken bir Reddinin Belirtileri…Okul reddi, çeşitli kaygılar nedeni ile çocuğun okula gitmeyi reddetmesidir. Okul reddi okul hayatının her döneminde ortaya çıkabileceği gibi, geçiş dönemlerinde, yani okula başlama ve 10-11 yaş dönemlerinde daha sık karşımıza çıkar. Okul reddi olan çocuklar, okulda anne veya babalarından ayrıldıklarında nedenini bilmedikleri büyük bir kaygı yaşarlar, korkarlar. Bu nedenle de okulda durmak istemezler, buna zorlandıklarında ağlama krizleri, öfke nöbetleri ve fiziksel bir hastalığı düşündürecek karın ağrısı, bulantı, kusma, baş ağrısı, baş dönmesi gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Geceleri uykuya dalmakta güçlük çekebilirler, karanlıktan ve yalnız uyumaktan korkabilirler. Yapılan muayene ve incelemelerde ise genellikle bu belirtileri açıklayacak bir fiziksel hastalık saptanmaz. Okulda yoğun bir kaygı ve korku yaşayan çocuk okula gitmediği zaman veya hafta sonları oldukça rahattır. Pazar günü akşamdan itibaren veya pazartesi sabah bu belirtiler ortaya çıkmaya başlar. Çocuk neden okula gitmediğini tam olarak açıklayamasa da içinde bir korku olduğunu, ağlama hissi geldiğini söyleyebilir. Bazen çocuklar okula gitmemek için “öğretmen kızıyor”, “arkadaşlarım benimle oynamıyorlar” gibi gerekçeler öne Reddinin Nedeni Çocuğunuzla İlişkiniz Olabilir!Okul reddinin temelinde çocuğun annesinden ayrılarak bağımsızlaşamaması nedeniyle yaşadığı güvensizlik yatar. Yaşanan okul korkusu aslında çocuğun annesinden ayrılma korkusudur. Aile bireyleri arasında genellikle bağımlı ilişki gözlenir. Her birey, ötekine veya kendisine bir şey olacağı yönünde kaygı taşır. Çocuğa bir şey olur korkusu ile çocuğun kendi başına bir şey yapmasına izin vermezler. Böyle bir ortamda yetişen çocuk okula başladığında kendisini yapayalnız ve güvensiz hisseder. Okul ortamının gerektirdiği akademik ve sosyal beklentileri yeterince iyi karşılayamayacağını düşünen bir çocuk için okula gitmek oldukça kaygı verici bir deneyim olabilir. Aile içinde yaşanan huzursuzluk ve çatışmalar çocuğun okula gitmek istememesine neden olabilir. Eğer çocuk ev yaşamına ilişkin güvensizlik duyuyorsa, okulda olduğu zaman içinde, evde olanları ve aile bireylerini merak ettiği için okula uyum sağlamakta zorlanabilir. Boşanma, yeni bir kardeşin doğması, yeni bir eve taşınılması, aile bireylerinden birisinin ölümü veya uzun süre hasta olması gibi olaylar çocuğun yaşadığı kaygıları artıracağı için okul reddine neden olabilir. Aynı şekilde, arkadaşları tarafından rahatsız edilmek, aşırı rekabete ve başarıya odaklı bir sınıf ortamında bulunmak, ders başarısının düşük olması, sosyal etkinliklerde geri planda kalmak, okulun kurallarına uymakta zorlanmak, çocuk için okulu ciddi bir endişe kaynağı haline Okula Gitmeyi Reddediyorsa…Okul reddi ile karşılaşıldığında çocuğu kaygılandıran ve rahatsız eden sorunun kaynağı dikkatlice araştırılmalıdır. Çocuğun kendisini endişelendiren durum hakkında konuşmasına fırsat vermek, sorunun nedenlerini anlamaya çalışmak doğru çözümü bulmak için gereklidir. Okula gitmediği için çocuğu suçlamamak, bu sıkıntılı durumun geçici olduğunu, başka çocuklarda da görülebildiğini ve iyileştirilebildiğini anlatmak çocukla güvenli bir işbirliği kurulması açısından yararlı olacaktır. Okul reddi ile baş edebilmek için çocuğun okula devamı sağlanmalıdır. Uzun süreli ve şiddetli okul reddi durumlarında yardım için aile bir uzmana başvurmalıdır. Tedavide aile, öğretmen ve okul çalışanlarının işbirliği önemlidir. İstanbul’da 104. 6 Frekansıyla yayın yapan Radyo 7’nin programcılarından Eda Çelebi’nin hazırlayıp sunduğu Eda’yla Gün Ortası programının bugünkü konuğu Danışman Psikolog ve Pedagog Aykut Akova oldu. Okulların açılmasıyla çocuklarda görülen okul fobisi, tek çocuk sendromu hakkında bilgi veren Akova merak edilenleri paylaştı. EDA Çocuğun okul fobisi okula gitmesiyle ortaya çıkan bir durum mu? Temelinde neler var? Aykut AKOVA Evet okula yeni başlayan çocuklarda görülen bir durum. Okulu reddeden çocuklarda karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı gibi şikâyetler kendini gösteriyor. Çocuğun ağlaması, yarı yoldan dönmek istemesi gibi durumlarla da karşılaşılabiliyor. Bunların hepsi çocuğun kaygılarından kaynaklanan fizyolojik davranışlardır. Temelinde her hangi bir acı ya da yaralanma olmasa da çocuklar psikolojik olarak canlarının yandığını hissederler. Genel olarak aşırı korumacı ailelerin çocuklarında görülen rahatsızlıktır. Ebeveynlerde olan kaygılar çocuklarda kendini bu şekilde gösterir. Yani ailelerin rahat olması durumu ortadan kaldıracaktır. EDA Yuvaya giden çocuklarda da görülür mü? Aykut AKOVA Evden bir şekilde ayrılmış, anne babadan uzaklaşmış çocuklarda daha az görülür. Kendine güveni gelişmiş, sosyalleşmiş çocuklar bu tür sıkıntılardan daha uzaktır. Yani bir anaokuluna, yuvaya gitme bu kaygıları yenmede önemli bir adımdır. 3 yaştan sonra çocuklar sosyalleşmeyi, okulu, arkadaş ortamı kurmayı bilmeli. EDA Hangi yaş gurubu daha risklidir? Aykut AKOVA Çocuklar kritik dönemlerindedir. Meraklı, huysuz olunan bu dönemde negatif dönem geçirilir ve bu 5 yaşına kadar sürer. Bu yaştan sonra ailenin yaklaşım biçimleriyle düzelmeye başlanır. EDA Sosyal fobi ve okul fobisi bağlantılı kavram mı? Kızlarda mı, erkeklerde mi daha çok görülür? Aykut AKOVA Birbirine yakın kavramlardır. Sosyal fobi kalabalıktan sıkılma, korkma durumlarıdır. Okulda çevrenin kalabalık olduğu bir ortam olduğuna göre sosyal fobisi olan çocuklar okul fobisiyle de karşı karşıya kalırlar. Yapılan araştırmalarda kızlarda daha fazla görüldüğü tespit edilmiştir. Erkekler aile tarafından kendine güveni yüksek tutularak yetiştirildiği için böyle sorunları olmu

okulu sevmeyen çocuğa okunacak dua